23 Aralık 2004

Düzenimiz yavaş yavaş oturuyor..

Kızlar doğduktan 40-45 günlük oluncaya dek solgözleri çapaklanma yapmıştı, hatta o aralar Vasfiye'ye akıl danışmıştım. Herneyse gözlerindeki çapaklanmalar geçti ama Çınar'ın sol göz kapağı tam açılmıyordu sanki, tembellik yapmıştı. Bu sebeple bugün göz hastanesine gittik, çok şükür tüm tetkikler sağlıklı olduklarını gösterdi. Göz kapağıda o kadar sorun değilmiş, zamanla düzelir dedi doktor, şaşılık, katarakt vs. hiçbiri yok. Kızlarda hastanede pek uslu durdular hiç üzmediler bizi.

Maalesef bir yardımcı bulamadığımdan annem bende kalıyor. Beraber bakıyoruz ikizlere. Annem çok sağlıklı bir kadındı ne varki buraya geldiğinden beri birçok rahatsızlık geçiriyor. En son kolesterol çıkmıştı şu an perhizde, bugün göz hastanesinde göz tansiyonunu ölçtürdük sağ göz yüksek çıktı. Biraz onu kafasına taktı. Aslında onu anlıyorum, bana gitmek istediğini söyleyemiyor ama annem babamı bırakıp hiçbir yerde kalmamıştır bugüne dek, bu sebeple ne buraya alışabildi ne de babamı bırakmaya. Şimdi Görsem babamın yanına gittide biraz rahatladı. Arkadaşları, komşuları orada birde burada dışarıda çıkamıyor... ooof of

Genel olarak iyiyiz. Uyku ve yemek düzenlerini oturtmaya çalışacağım önümüzdeki hafta. Uykularında bi problem yokta uyuyana kadar işte. Ayakta sallamay izin vermiyorum ama Görsem onları elde sallamaya alıştırdı gibi birde pusetlerinde evin içinde gezinirken bikaç kez uykuya daldılar, bizimde kolayımıza geldi öyle uyuttuk ama tam alışmadan vazgeçmek istiyorum. Birde kaşık mamasına başladığımızdan beri biberon mamasını binbir nazla içiyorlar, bende sırf katı mama kabız filan yapar diye korkuyorum gerçi rezene de içiyorlar ama önümüzdeki hafta herşeyi yoluna koymayı planlıyorum.

Son olarak havuç suyu için erken mi acaba?

15 Aralık 2004

Kontrolden geldik..

Daha önce söylemiştim kızkardeşim benimle yaşıyordu, burada da şubesi olan bir markette çalışıyordu, bir çok anlaşmazlık yaşadı en sonunda Bandırma'ya gitmek istediğini söyledi ve oradaki şubesinde çalışmak üzere bugün gitti. Sıkıntılıyım bu yüzden, herkes kardeşini sever herkes kardeşine düşkündürde biz ayrı severiz sanki birbirimizi, benim ilk kızım odur aslında. Bir tek o üni. gittiğinde ayrılmıştık. İşten ayrılması için baskı yaptım, zaten baştan beri hiç istemiyorum orada çalışmasını, bakalım ne olacak.

Dün aşı günümüzdü. Karma aşının sonuncusunu olduk. Şimdiye dek hiç bir aşımızda ateş olmadı, ilk aşıda biraz huzursuzluk olmuştu. Yani artık aşı günlerinden korkmuyorum, diğer günlerden farksız geçiyor. Bundan sonraki aşı taa martta. Öyle diyorum ama günler çok çabuk geçiyor. İki buçuk ay sonra kış bitiyor :) bahar geliyor. Defne 8 kilo olmuş, 69 cm., Çınar 8.150 gr. 69 cm.

Çınar'ın yanakları kızarıyor, sanki mama dokunmuş gibi pütür pütür Defne'de de var ama daha az. Bebek kozmetik kremi kullanıyorum ama pek fayda etmedi, ne önerirsiniz? Birde henüz doktora danışmadım önce size sorayım; benim Bandırma'da sağlıkçı bir arkadaşım var, o menenjit aşısını 6. ayda ve 1 yaşından sonra olmak kaydıyla iki kez yaptır demişti. Siz nasıl yaptınız?

12 Aralık 2004

Çınar ters dönebiliyor artık!

Saat 4'e geliyor ama ben bugüne neler sığdırdım neler.

Sabah haliyle çok erken kalktık, kızların cilveleri, doyurmak vs. 10 oldu. Baktım kavanoz mamadan kalmamış markete gideyim dedim, gittim hem eve hemde kızların alışverişini yaptım, döndüm meyvelerini yedirdim ardından yıkadık ardından bir mama daha pestilleri çıktı yattılar hala uyuyorlar (dilimi ısırayım).. Bunca hengameden sonra bende çok yoruldum, duş mu alsam yatsam mı diye düşünürken İsmail ben dağa çıkayım biraz dedi(hava şahane bugün) annem kızlar uyuyor sende git dedi. Oldu dedim hazırlandım çıktık, Bursa manzarasına karşı iki tek (çay ) attık döndük. Tüm zamanım kızlarla geçtiğinden rutin şeyler bana çok abartılı gelmeye başladı :) Bu arada Çınar ters dönüyor artık, Defne de çabalıyor ama kolunu altından çıkarmayı beceremiyor. Zaten Defne karnımdaykende hep Çınar'ı 10-15 gün sonradan takip ediyordu. Bu arada dilimi ısırmak işe yaramadı kızlar uyandı, doyurdum altlarını temizledik öyle geldim. Çınar ters dönüyorya artık, sürekli dönmek istiyor böylecede çok yoruluyor (tek iyi tarafı bu, çünkü sonra sızıp kalıyor ).. Gideyimde oynaşalım biraz, uyanınca pek keyifli olup etrafa glücükler atıyorlar..

27 Kasım 2004

121 Günlük Olduk!

Bugünlerde sıkça ilkler yaşamaya başladık. Mesela kızlarla bugün ilk kez yanlız başıma bakıyorum. İki gün önce annem Bandırma'ya gitti, biraz hasta kolestorolü yüksek çıktı buradaki tetkiklerde, o da kendi doktoruna gitti. Pazartesiye kadar yok. Bizde İsmail'le bakıyoruz çocuklara, ama az evvel bir telefon geldi ve acilen iki saatliğine çıkması gerekti. Aslında annem ramazan bayramında da gitmişti o zamanda yanlız kalmıştım ama ozaman İsmail oldukça faydalı olmuştu. Bu sefer dün feci şekilde nezle oldu yorgan döşek yatıyor adam, bende ışık hızıyla, alt değiştirmeye, uyutmaya, doyurmaya uğraşıyorum. Şimdi uyuyorlarda buraya girmeye bile fırsatım oldu :) Ayrıca bugün 121 günlük olduk. Bu sebeple elimde bazı mamaların deneme boyları vardı. Muzlu tahıllı karışık mamadan yaptım ve ikisinede tattırdım, Çınar afiyetle yedi Defne'yse yüzünü buruşturdu :)

30 Temmuz 2004

Doğum Hikayem

Evlilik hayallerimde var olan birşeydi ama çocuk hiç düşünmemiştim. Nasıl diyeyim, bi çocuğum olsun hayali hiç kurmamıştım ama aksinide düşünmemiştim. Kendi çocuklarım olana kadarda hiçbir bebeğin yanına bir metreden fazla yaklaşmamıştım ama arkadaşlarımın çocuklarıyla iyi anlaşır, çokta severdim.

Altı senelik bir flörtün ardından 31 Ekim 2002 de evlendik. Herşey güzel gidiyor ben sevdiğim adamla evlenmişim, işi bırakmışım tembellik ne rahat oh :) ama hala bi çocuğumuz olsun fikri ne bende ne de İsmail'de yok. Bir yıl sonra, çevredende gelen bunaltıcı sorularında etkisiyle İsmail'e sordum "bir çocuğumuz olsun mu?" o da "olabilir" dedi. Bu kadar :)

Ben hemen internette araştırmalara başladım, madem çocuğum olsun istiyorum, o zaman kız olsun diyorum, acaba kız yapma formülü var mı? ne zaman hamile kalırsam burcu aslan olur filan. Evet bi formül varmış Çin takvimi, kasımda hamile kalırsam hem ağustos başı gibi doğacak hemde kız olacak. Çok inanmamakla beraber, denemenin zararı olmaz diye, eylülden kasıma kadar bekledik.. ve ilk denememizde hem hamile kaldım hemde ikiz olduklarını, dördüncü aydan sonrada kız olduklarını öğrendim. Dünyalar benim oldu. Çünkü beni düşündüren tek şey vardı bir çocuğum olursa onun mutlaka kardeşi olmalıydı ama ben ne zaman doğuracağım ne zaman bakacağım hiç bilmiyordum ve kafam karmakarışıktı. Ama kızlarım beraber gelerek bu durumu çözdüler.

İkiz büyütmek zor olduğu gibi ikiz hamileliğide zor. Çok kilo aldım, ayak ve bacaklarım erken şişti ama son güne kadarda gezdim.

Gelelim doğum yaptığım güne. Aslında kontrole gittim, ya o gün olabilirdi ya 02 ağustosta ya da 06 ağustosta ama ben o gün olamayacağını düşünüyordum ya da buna inandırmak istiyordum kendimi. Tetkikler yapıldıktan sonra "bugün alalım Vildan" dedi doktorum. Binbir hevesle hazırladığım hastane çantam evde, dışarda İsmail bekliyor, o an yüzlerce şey geçti sanki aklımdan ama ne geçti toparlayamıyorum. İşlemleri başlatmamız gerektiğini söylemek için İsmail'i arıyorum koca hastanede, sonunda kantinde kaygısız kitap okurken buldum onu, o da benim gibi bugün olmayacağını düşünüyormuş. O an gözlerim ıssız bir yer aradı bahçede, çünkü gözlerim dolmuş ağlıyordum, bir yere çektim İsmail'i hıçkıra hıçkıra ağlıyorum bir yandanda bugün ameliyat olacağım kızlar geliyor diyorum. İsmail anlamayıp tekrarlattırıyor en son dedim bana müsade birazdan söyleyeceğim ne olduğunu. Bi beş dakika filan ağladıktan sonra İsmail'e durumu anlattım, işlemleri yaptırdık, artık doğumhaneye çıkacağım kapıdaki görevli çantanız yok mu dedi var ama evde dedik, size yukarıdan giyecek verirler ama isterseniz kantinden bir gecelik alın dedi, benide göndermedi, İsmail XXL bir gecelikle geldi, vedalaştık ve ben yukarı çıktım. O kadar korkuyordumki ama neden korktuğumu bilmiyorum, beni korkutan ameliyat değildi, kızlarımın geleceğine hiç korkmam ama ne bilmiyorum. On yaşında lokal anestezi ile bademcik ameliyatı oldum hiç ağlamadım, korkmadım, onbeşimde apandist ameliyatı oldum o da öyle ama bu neydi bilmiyorum.

Doğum yapacak kadınlar bekliyoruz, herkes heyecanlı ama kimse ağlamıyor ben tutamıyorum kendimi uzanmışım yüzümü kapatıp ağlıyorum. Sanırım tüm bunlar hayal etmediğim gibi geliştiği için.

Saat 11:50 civarı ameliyathaneye girdim. Hatırladıklarım çok soğuktu, yattığımda sürekli daha uyumamış olduğumu anestezi uzmanına defalarca söylememdi. Nihayet uyudum ve yaklaşık iki saat sonra müthiş bir karın ağrısıyla uyandım. Uyandırma odasındaydım ve hemşireye kızlarımı sordum. Sağlıklı olduklarının, boy, kilo ölçümlerinin haberini aldıktan sonra ne zaman göreceğimi sordum, odana çıkınca dedi, en son karın ağrım ne zaman bitecek dedim, güldü...

Tamamen kendime geldikten sonra, odaya nakil oldum. Kızlar bebeklerin bulunduğu odadaymışlar, istediğim zaman yanıma getireceklermiş. Beni odada iki göz iki çeşme annem ve kardeşim karşıladı. Onlar görmüşler kızları anlatıp duruyorlar, bense feci meraktayım hemen getirin diyorum, annem kendine gel bi ömür boyu yanında olacaklar diyor.. Görsem'e o halde git resimlerini çek getir dedim ve onları ilk fotoğraflarından gördüm.


Yarım saat dayanabildim hasretliklerine, sonra getirdiler, bu sefer ben çoşmuş bi şekilde ağlıyorum. Bu müthiş bir duyguydu, hem bebek sahibi olmak hemde aynı anda ikisine birden sahip olmak. Hemen emzirdim, Defne biliyordu emmeyi ama Çınar'a öğrettim, ben doğrulamadığımdan üstüme yatırıp emziriyordum, aç kuzularım her koşulda emdiler :)

İki gün sonra hastaneden ayrıldık, pazar günüydü ve benim doğum günümdü. Görsem İsmail'i kaybetmiş aşağıdan bana haber veriyor eniştemi bulamıyorum diye, meğer benim canım kocacım çiçek arar dururmuş :)

Vakit geldi, işlemler halledildi, hatıra olarak kızlarımın bileklerindeki pembe bilezikleri istedim, aldım. Kızlardan biri annemin kucağında, biri İsmail'in kucağında, Görsem'in elinde neredeyse hiç kullanmadığımız şeylerle dolu iki valiz ve ben en arkada öndeki iki bebeği ben doğurdum edasıyla, elimde koca bir çiçekle, gerine gerine meraklı bakışların arasında hastaneyi terk ettik.

Eve geldiğimizde, yataklarını sevdiler, evlerini sevdiler, bizi sevdiler...o günden beri bizi hiç üzmediler.. Beş gün isimsiz kaldılar, "sağdaki soldaki"ydi adları..en son İsmail üzerinde uzun süre düşündüğümüz isimlerden ikisini seçerek, "sağdaki Çınar soldaki Defne" olsun dedi ve öylede oldu.

The Son :)

29 Temmuz 2004

Vildan'ın Hamilelik Güncesi



Hamilelik Güncemi, www.bebisler.com forumlarında tuttum. Henüz günüm geçmeden yaptığım testten, doğumuma kadar olan bu günce oradaki arkadaşlarımın bana destekleriyle güzelleşti. Buradan tekrar teşekkürler..



08.12.2003

Bugün şu eczanelerde satılan testlerden alıp uyguladım. Mutlaka olması gereken çizgi çok net, diğeri flu belirdi. Yani çok belirgin değil, ama görülüyor. "Tercihen sabah yataktan kalkınca ilk idrardan numune alınmalıdır. Sabah idrarı en yüksek oranda hCG hormonu konsantrasyonuna sahiptir." diyor. Ben akşam üstü yaptım Sabahta aynısı olursa? Acaba adet dönemi geciktikten sonramı yapmalıyım? Umutlanmalı mıyım? Umutlanmamalı mıyım? Uf!

12.12.2003

Henüz doktora gitmedim ama genelde günde iki kez uyguladığım testler sonucunda, gittikçe koyulaşan ve bugün kontrol çizgisiyle aynı renk olan sonuç çizgisinden çıktığım yolla diyebilirimki “hamileyim”.. J



21.12.2003
Dün saat 14:30 da doktorla randevum vardı. Kiloma bakıldı, tansiyonum ölçüldü, ultrasonda minik bezelyeyi görmeyi beklerken, doktor bizi şok edecek müjdeli haberi verdi, “Vildan bunlar iki tane” J.. Gerçekten de çok şaşırdık, bir o kadarda sevindik.

Ama doktor fazla heyecanlanmamamı henüz kalplerinin atmadığını, bunu anlamak için Ocak'ın ilk cumartesi günü beni tekrar kontrole çağırdı. Yani biri büyüyüp diğeri öyle kalabilirmiş, ama % 90 ikiside büyüyebilirmiş.. Dünden beri çok heyecanlıyım ama doktorun söylediklerinide kulak ardı edemiyorum. İsmail ağzına karış ermiyor, sırıtarak dolaşıyor J
25.12.2003
Sanırım benim hamileliğim çok zor geçecek.. İki gündür mide bulantısı ve halsizlik yaşıyorum ve sürekli yatıyorum. Sabah yataktan kalkıyorum yastığımı alıp kanepeye uzanıyorum ve tüm gün gece tekrar yatağa gidene kadar salona kamp kuruyorum. Mide bulantım sadece yemek yerken geçiyor, ya da birşeyler atıştırırken (şimdiden 2 kilo aldım) lokmayı yuttuğum anda tekrar başlıyor, feci birşey yani. O yüzden sürekli yiyorum. Eşim çok heyecanlı, gariptir ben onun çocuk için bu kadar sevineceğini hiç tahmin etmezdim.. Gün içinde aramaları sıklaştı. Geçen gün banyodaydım eve gelmiş, anahtar kapının arkasında olduğu için kendi anahtarıyla kapıyı açamamış çalmış kapıyı, bende su sesinden duymadım, arar diye ev ile cep telefonunu yanıma almıştım, hiç tanışmadığımız komşularımızın kapısını çalıp tlf. istemiş ordan aramış acayip endişelenmiş, kapıyı açtığımda 6 aydır görmemiş gibi sarıldı boynuma bişey oldu sanmış. Sevineyim mi üzüleyim mi, hamilelik meselesi yokken bana bu kadar düşkün değildi.Birde, bende felaket düşük fobisi başladı. Düşürecem diye yerimden kıpırdamıyorum. O kadar ağır hareket ediyorumki sanırsınız ağır çekimdeyim. Ayrıca bu akşam bir damla kadar pembe gibi kan geldi, felaket korktum. Yarın olsun doktoru arayacam ama ben bu kadar dikkat ederken bu da nerden çıktı uuuuuffff ...Şu üç ayı bir atlatsam rahatlayacam..

25.12.2004
Şimdi kalktım doktoru aradım, yerinde değilmiş saat 3'te gelecekmiş. Doktorun yardımcısı bana söyleyin dedi, bende söyledim.. Hemen korkmayın, bu kadar stres yapmayın dedi birkaç damlaysa sorun değil eğer önemli bireşeyse doktor iğne filan veriyor bazen, saat 3'ten sonra mutlaka ara dedi, olur dedim (zaten arayacam)..

26.12.2003
Dün doktoru aradım, hemen endişelenmememi söyledi, özellikle iki kese varken bu tür problemler yaşanırmış, ama devam ederse mutlaka tekrar aramamı söyledi. Çok şükür dün akşam ve bugün hiçbirşey yok.

30.12.2003çoooooooook feci midem bulanıyor.. Ne leblebi kesiyor ne çubuk kraker.. Ne yapacam ben, böyle sürerse çocuk yapmaya pişman olacam (üstelik daha başındayım) ama dayanılmaz bulanıyor..
31.12.2003
Belki daha önce bahsetmişimdir ama yine yazacağım. Biz bebek yapmaya eylül gibi karar verdik dedikki kasımda hamile kalayım ağustosta da çocuğumuz doğsun yaz çocuğu olsun (bi de aslan olsun).. Buraya kadar herşey normal gitti, kasım dedik kasım hamile kaldım, bir dedim iki oldu.. AMA BEN HAMİLELİĞİMİN KEYFİNİ ÇIKARMAK İSTİYORUM. Oysa canım hiç birşey yapmak istemiyor yatmaktan başka, hayır mide bulantımı geçirse yatmaktanda şikayetçi değilim ama nafile. İşin kötüsü itiraf ediyorum "ben bu çocuğu yapmakla iyi mi ediyorum" diye düşünüyorum. Bişey olacak diye öksürmüyorum bile o ayrı. Ama çok sıkılıyorum. Canım ne yemek yemek istiyor, ne dışarı çıkmak ne de banyo yapmak istiyor.. Resmen hayattan soyutlandım. Bazı arkadaşlarım ilaç önerdiler mide bulantım için ama ben normalde aspirin bile içmeyen biri olarak ilaç almak istemiyorum. Yani illaki bi yan etkisi vardır diye düşünüyorum. Sonra ben bu kadar eziyet çekerken, birşey olursa kendimi hiç afetmem.

09.01.2004
Bir haftadır annem buradaydı J , dün gitti L ..Mide bulantılarım geçen haftaya oranla daha az rahatsız edici, artık neyin iyi gelip gelmediğini tespit eder oldum, çok susamama rağmen yemekten sonra su içmiyorum mesela.. 03 ocak doktorla randevum vardı. Gittik, kontrol etti iki minik kalp atıyordu, bebeklerin ikiside eşit büyümüşler bana aferin bile dedi doktor keselerin büyüklükleri bile aynıymış yani eş zamanlı büyüyorlarmış (büyürlerken az buz çektirmiyolar bana ama sağlık olsun).


18.01.2004
Mide bulantılarım durmaksızın devam ediyor. Dün doktora kontrole gittik bebekler doktoru bile şaşırtacak kadar güzel büyümüşler çok sevindik ama ben yinede keyifsizim. Doktor yüzüm sapsarı olmuş diye vitamin takviyesi verdi bir de mide bulantısı için emedur diye bir ilaç verdi fakat hamilelikte kullanımı test edilmediğinden kullanılmaması gerekir gibi bişey yazıyor bende kullanmadım...


25.01.2004
Ota boka ağlıyorum, çok duygusal oldum. Bir haftadır yoktum anneme Bandırma'ya gittim çok güzel geçti, ne bir mide bulantısı ne bir sıkıntı perşembe günü Bursa'ya eve geldim bir kaç saat sonra başladı boğazım gıcıklanmaya midem bulanmaya. Anladımki benim ev midemi bulandırıyor....J Gerçekten insanın anne olacağını bilmesi, midesi bulanmadığı zamanlarda harika bir duygu, bir an evvel 4. ayı tamamlamak istiyorum, cinsiyetlerinin belli olmasını istiyorum ve onlara bir karışı geçmeyen minik elbiseler minik pantolonlar almak istiyorum ayy..J. Bu arada burada hala kar yağıyor.Görüntü çok güzelde evde mahsur kaldık, araba kayacak diye dışarı adım atamıyoruz.
.
26.01.2004
Eveeet işte grip oldum. Gece sabaha karşı saat dört buçuk gibi uyandım, bir ağzım kurumuş bir ağzım kurumuş anlatamam, su bile kesmiyor. Son bir kaç gündür istifra ettiğim için boğazım tahriş olmuş, gecede burnum tıkanıp ağzımdan nefes aldığım için boğazım şişmiş. Gecenin o saatinde sağolsun İsmail araç gereci zar zor bularak bi ıhlamur kaynattı. İki fincan içtim içmez olaydım, gerek yokmuş çünkü işe yaramadı. Sabah uyandığımda kollarımın arasında havlu vardı. Velhasıl kötü bir gecenin ardından kırk tembihle İsmail'e giderken kaloriferi yakmamasını havayı kuruttuğunu söyledim. Dışarıda kar yağıyor diye az da olsa yakarak gitmiş, bende kalkınca kapattım evin soğuduğunu farketmedim çünkü hiç üşümedim. Grip oldum diyorum ama aslında gribin ne olduğunuda pek bilmiyorum, çünkü şimdiye dek grip olduğumu hiç hatırlamıyorum. Biraz burnum tıkalı, biraz kulaklarım yanıyor, biraz başım ağrıyor, oldukça midem bulanıyor (bunun konuyla alakası yok tabiJ) Şu kar kalkar kalkmaz gidip bi hava nemlendirici almam şart oldu. Ben annemin evine aşeriyorum. İsmail'e de söylüyorum "orada çok rahatım" diyorum, burada taş mı taşıtıyoruz sana diyor ehehe..

27.01.2004
Ben hamileliğimden önce neredeyse hiç meyve yemezdim, şimdi nasıl yiyorum ben bile şaşıyorum. Her akşam her meyveden bi tabağa minik minik doğrayıp kaşıkla yiyorum, içimi rahatlatıyor. Bir tek mandalinayı çok severdim, şimdi ise bir tek onu yiyemiyorum J

27.01.2004Ben bugün itibariyle 10h+4g. lüğüm. Yani eğer 3. aydan sonra rahatlanıyorsa şurada 10-12 gün kadar bişey kaldı J, ama şöylede bir gerçek var belki bir aydan fazladır yoğun şekilde midem bulanıyor ama hiç istifra etmiyordum, son birkaç gündür çozuttum. Üstelik istifra alışkanlık yapıyor, sanki yiyecekler nasılsa çıkacaz diye insanın boğazına diziliyor. Suya gelince ben felaket su içen biriydim ama hamilelikte çok midemi bulandırdı, yavaş yavaş rayları yerine oturtuyorum, sabah birşey yemeden su içiyorum 2 bardak filan yarım saat sonra yemek yiyorum. İki dilim ekmek mesela, aradan yarım saat geçiyor bi iki dilim daha bu yatana kadar meyvedir, yemektir, börektir, çörektir gidiyor. Zaten istifra seanslarım her gece yatmadan yarım saat evvel :) çok doluyorum herhalde. (istifra olayı detaysa bir daha bahsetmeyebilirim, benim için doğal oldu ama çoğunuz hamile değilsinizJ) Şeker konusuna gelince 2 gün önce bi şeker keşfettim müthiş, adı stars çikolatalı sütlü kremalı, dehşetle tavsiye ederim.
31.01.2004
Bugün benim için diğer günlerime nazaran gayet iyi geçti. Sabah (öğlen) İsmail'in eve yemeğe gelişine uyandım. O'na geceden iyi olursam sabah kalkayım, otele kahvaltıya gidelim (oooh! açık büfe börekler çörekler, poğaçalar, türlü peynirler v.s. v.s.) Tabi ben öğlende uyandım, otel benimi bekleyecek. Bizde Ziyafet diye bir kebapçıya gittik. Kahvaltıda nasıl miden alıyor demeyin asla almaz. Ben çorba içtim birde çoban salata yedim, şahanede ayranı var bide onu içtim İsmailde pizza yedi. Herneyse, oradan çıktık, bana doktorum ayın 17. deki kontrolümde artık bayramdan sonra gelirsin demişti, ama benim rutin kontrolüm yarın yani 31 ocak cumartesi idi, bir şansımı deneyeyim muayenehanesindeyse bir göreyim bebişlerimi dedim. Ama maalesef hatun tatile gitmiş. Göremedim L Sonra eve geldik, benim canım sıkılmaya başladı, dedim bugün biraz enerjim varken bundan faydalanayım. Carrefour'a gittim, önce toysrus sonra bissürü bebe mağazası dolaştım. Niyetim bir iki şey almaktı bebişlerime ama genelde pembe ve mavi olunca cinsiyetlerini öğrenmek şart oldu. İç çamaşırı body aldım biri yeşil biri beyaz öyle şekerki, bir karıştan daha ufak. Şimdiden bebeklerimin birsürü şeyi oldu. Geçenlerde arkadaşlarım gelirken patikler ve çamaşırlar filanda getirmişlerdi. Anlayacağınız kendileri gelmeden ihtiyaçları karşılanmaya başlandı :)Sonra eve geldim, incirli cevizli kek yaptım. Tv izlerken acık yaktım ama olsun, lezzetinden hiçbirşey kaybetmemiş.

10.02.2004
Çooook iyiyim. Bayramın ilk günü Bandırma'ya anneme gittik, hava bahardan kalmaydı nefis iki gün geçirdikten sonra ikinci günü akşamı Bursa'ya döndük :( Dönmez olaydık. Çok hastalandım çok, ne siz sorun ne ben söyleyeyim sadece özet geçeyim; mide bulantılarım zirve yaptı, uykumdan uyanıp kustum ertesi günde pek farklı geçmedi, ne yediysem midem reddetti. O günde yaşadığım en kötü günlerden biriydi, diğer kötü bir güne başlamışken (bayramın dördüncü günü) öğlen suları izmit'te yaşayan bir arkadaşım aradı, nişanlısıyla Bursa'da olduklarını, misafirliğe geldikleri arkadaşlarıyla bize çay içmeye geleceklerini söyledi. Aman Allah'ım!!! ev dandini hemen kalktım evi toparladım bir duş aldım giyindim filan derken bende hastalıktan eser kalmamış :)))) neyse 1 saat oturup gittiler ardından annem, kuzenim, iki çocuğu ve babamın Bursa'ya doğru yola çıktıklarını haber verdi. Ben annemin geleceği haberini duyunca hepten şenlendim sanki 2 saat evvel yorgan döşek yatan vildan ben değildim. Bu arada kaynımda bayramlık uğradı. Oldukça yoğun birkaç saatin ardından annemler geldi, hemen sofra kuruldu, sağolsun kuzenim Nuray'la da pek iyi anlaşırız sohbet filan derken, iyi bir gün geçirmiş oldum. İki gün kalıp Cuma günü döndüler. Gittiklerinde biraz kırgınlık hissettim üzerimde fakat "salma kendini Vildan" dedim salmadım o gün bugündür iyiyim..Havalarında güzel olmasının buna etkisi büyüktür. Benim kızkardeşim benle birlikte yaşıyor. Ekim ayından beri burada çalışıyor. Cuma günü onun izin günüydü, havanında güzel olmasından faydalanarak en favori yemeğim simit ayran alarak dağ yoluna çıktık, oldukça tepelerden pırıl pırıl havada simit yeyip ayranlarımızı yudumlarken Bursa'yı seyrettik. Bunu daha sık yapmaya karar verdik. Artık midem eskisi gibi bulanmıyor, ama bayramdan beri o kadar çok yiyorumki fazla yemekten rahatsız oluyorum artık. Midem bulanmıyor diyorum ama belkide ben mide bulantılarıma alıştım. Cuma günü annemler gitti dedimya, cumartesi günü hava aynı güzellikte olunca bu sefer biz Bandırma'ya gittik (sizin deli bizim eve, bizim deli sizin eve misali) çok değil yarım saat kalıp geri döndük maksat gezmek olsun. Bu arada hemen annem hamur kömür işi bişeyler hazırlamış onları yedik kalanınıda yanımıza aldık eve döndük. Pazar günüde Bursa'mızı tanıyalım çerçevesinde görülmesi aşırı fuzuli olan Kestel'e gittik, hemen döndük. Derken o meşhum Pazartesi günü geldi. Nihayet 23 gündür görmediğim yavrularımı görmeye gidecektik. Doktor bayramda tatilde olduğundan Pazartesi çok yoğunmuş bende randevu almakta öğlen saatini bulduğum için zar zor saat dörde termin aldım. Veeee, doktordayız. Görmeliydiniz. O kadar güzel iki yavruya sahibimki, keyifleri oldukça yerindeydi. Dilim döndüğünce konumlarını anlatacağım, bir kere insan olmuşlardı, elleri, kolları, bacakları, gövdesi başı herşeyleri oluşmuş keyifle yatıyorlardı. Bir tanesi iki elini yana açmış bacaklarınıda uzatmış sanki güneşleniyordu, bir ara elini bacak arasına götürdü, o görüntü muhteşemdi. Diğerinin bir eli çenesindeydi bacaklarıyla bağdaş kurmuştu boynunu ve belini oynattı birkaç kez. Göz yuvaları bile belliydi, hatta ben başının kenarında bir yeri göstererek bu da kulağımı dedim doktora daha kulak oluşmaz oluşsa bile biz göremeyiz dedi, ama ben gördüm o kulağıydıJ. Monitörden izlediğim için, sanki tv.de belgesel izliyormuş gibiydim sanki orası benim karnımın içi değildi. Ama onlar benimdi ve bu muhteşem bir duyguydu. Kafa çapını ölçtü doktor, daha sonra baş popo boyunu ölçtü bunları kendimiz bir fikir edinelim diye ölçüyorum şu durumda herşey çok normal herşey yolunda Vildan dedi. İnanın bu çok güzel bişey yani herşeyin yolunda gittiğini bilmek çok güzel birşey. Yemeklerime dikkat etmemi söyledi ve bir sıralama çizdi. Süt, yumurta, yoğurt ve beyaz peynir olmazsa olmazlarım, ikinci sırada sınırsız sebze ve meyve var, daha sonra beyaz ya da kırmızı et kızartma harici yiyebileceğim en son hamur işleri :)). Ayrıca kan hapı verdi, buna neden gerek duydu bilmiyorum sormayıda unuttum birde mide çepheri yanmaları için kana karışmayan şurup verdi. Birde 10 gün sonra detaylı ultrasonografi istedi. Bu işin uzmanından ense kalınlığı diğer ölçüleri belirten rutin bir işlemmiş umarım herşey yolunda gider. Şimdilik bu kadar yoruldum.
10.02.2004
Birinci Trimester bitti.

25.02.2004
Bugün detaylı ultrason için bir radyoloji uzmanına gittik. Bebekleri nerdeyse 15 gündür görmüyorduk, onları göreceğimiz için çok heyecanlıydık. Tam 1,5 saat herbiryeleri ölçüldü bebelerimin, öyle çok gördükki baya bi hasretlik giderdik. Keyifleri yerindeydi, sağlıkları ve gelişimlerininde gayet yerinde olduğunu söyledi doktor. İnsan başka ne isterki, çok sevindik tabi. İsmail de en az benim kadar mutluydu, onlar ellerini bacaklarını oynattıkça İsmail bir geriliyor bir keyifleniyordu. Gelişimleri eş zamanlı. Doktor kendi doktoruma vermem için yazdığı raporta, her cümlenin sonuna "uyumludur" yazmış ( bpd, hc, ac, femur ve humerus ölçümlerine göre 15 hafta + 3 gün ile uyumludur) Yanlız birinin midesi diğerine oranla büyüktü, ben oldukça panik oldum ama soğukkanlılığımı korudum ama doktor sanırım anladı, problem değil dediysede tüm işlemler bittikten sonra dışarıda 45 dk. daha bekletip tekrar baktı, bu sefer mide küçülmüştü. Nedir dedim, çok su içiyor ama böbrekler iyi boşaltmış dedi :) biraz rahatladım, yarın ya da sonraki gün kendi doktoruma gidecem onunla daha detaylı konuşacam. Veee öğrendiğim yenilikler; bebeklerim çift yumurta ikizleri. Yani tam istediğim gibi birbirlerine benzemeyecekler. Biri cinsiyetini belli etti, daha doğrusu doktor % 95 KIZ dedi.... anneme bu akşam telefonda söylüyorum öbürüde kızdır diyor ( o ikisinide kız istiyor). Çok şükür sağlıklılarya. Diğeri göstermedi kendini, paşa gönlü bilir ne zaman isterse ben beklerim. Kız deyince doktor çok sevindim. Şöyle kokoş, süslü püslü bi kızım olsun. Parfüm istesin, ruj sürsün, ojesiz çıkmasın. Birazda fiziki detaylara gireyim. İkisinin boyuda 13 cm. Biri 130 gr., diğeri 137 gr... İkisininde nazal (yanlış hatırlamıyorsam buydu) kemikleri oluşmuştu bu burun kemiği demekmiş ve de hatırlamadığım bi anomalide olmuyormuş, yani normal. Birinin ense kalınlığı 2.4 mm. diğeri 2.6 mm, 6mm den büyük olmaması gerekiyormuş, bu da down sendromu için gerekliydi, çok şükür normal. Plasentalar normal büyüklüktedir.. vs. vs.

09.03.2004
Hamileliğimin başlangıcından bu yana gittiğim bir doktorum vardı, ta başından beri herhangi bir hastaneye bağlı çalışmadığından aslında değiştirmek istiyorduk (doğum için) ama henüz erken diye erteliyorduk. Bundan 1 hafta evvel iki gece üstüste kasıklarımda sancılar oluştu. Tabi hemen ertesi gün doktora gittim, beni muayene etmeden gözlerime bakarak gaz sıkışmasıdır dedi ve yolladı. Ve bu son oldu. Zaten daha evveldende sormak istediğim soruları bir türlü soramıyordum, çünkü sürekli kendisi konuşuyordu. Neyse arkasından bu kadar kötü konuşmayayım iyi kötü bi hukukumuz var :P .. Velhasıl bugün Vatan Hastanesine gittik. İnternet üzerinden biraz bakmıştım sayfasına Bursa!daki iyi hastanelerden biri olduğu kanaatine varmıştım. Çok tatlı bir doktor ilgilendi benimle Dr. Cemile Hanım. Sorduğum her soruya cevap verdi, son günlerde sağ ayağımda daha fazla olmak kaydıyla şişlikler yaşıyordum ve de acıyordu onların çok önemli olmadığını, benim hamileliğimin tek kese hamileliklerine oranla daha erken belirtiler göstereceğini söyledi. Diğer doktorumun benden istemediği, türlü kan testi ve idrar testini ve de üçlü tarama testini istedi. (kolumdan kan aldılar, uf oldu. Hala acıyor :P) Ayrıca bebişlerimizide gördük. Maşallah çok güzel gelişimleri. Birinin kız olduğu kesinleşti diğerininde kız olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi. Kısaca iki kız anası olacam :)))) İsmail de çok tatlı, yolda eve gelirken, iki kızımız olacak, iki kız babası olacam diye gerine gerine geldi. Tahlil sonuçları yarın alınacak, fakat üçlü tarama testi 20 martta. Doktorumu değiştirdiğim ve de bunu söylemek için erkenmi bilmiyorum ama böyle bir doktora denk geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Evet arkadaşlar bugün itibariyle 17 haftam bitti. Aslında ikizlerde pek rastlanmayan bir durum var bende bebeklerim gelişimlerini daha erken tamamlıyorlar yani biri 17+1 diğeri 17+3. Ultrasonda bakarken çok heyecanlanıyorum. Tontiş bacakları, inci gibi omiriliği, o küçücük kalplerin atışlarını gördükçe hiç yaşamadığım duyguları yaşıyorum. Şu an biri 180 gr. diğeri 187 gr. boylarını unuttum, ultrason çıktılarınıda tahlil telaşesinden unuttum.

10.03.2004Evet kız babası olmak güzel şey olsa gerek.. Keza kendimden biliyorum bizde iki kız kardeşiz ikimizde babamıza çok düşkünüz. Gerçeği söylersem -tabi önce sağlıklı, sıhhatli olmaları- ben de ikisi kız olsun istiyordum, daha doğrusu sanki içime öyle doğmuştu. Ama sanki İsmail bana hissettirmek istemesede biri oğlan olsaydı fena olmazdı gibi bişeyler mırıldandı ama genel olarak o da kızları olacağından pek memnun, kızlar vefakar olurlar diyor :))
10.03.2004
İsmail'i görmeyin, resmen oynuyo adam, fındık filan kırıyo, hatta bi eliyle yapamıyor tek elinden ses çıkıyor, bende ona tek fındık diyorum. gelip gidip ultrason resimlerine bakıyor, bunun kafası daha kocaman sana benzemiş diyor bana çok komik.

11.03.2004
Ben isim işini düşünmeye başladımda, İsmail işin dalgasında. Daha çok var buluruz diye düşünüyor herhalde. Ben "Çınar" ve "Nehru" isimlerini pek severim eskiden beri. Hem unisex, kızada erkeğede uyar. Ama ikisi içinde çift isim olabilir. Gerçi birini bulalım ikinci sonra düşünürüzde, bilmiyorum.

16.03.2004
Genel olarak iyiyim, hatta hamileliğimin keyfini çıkarıyorum diyebilirim. Geçen pazar günü Görsem'in ehliyet için direksiyon sınavı vardı. Bende o gün onu -hava iyi olursa- sınava götüreceğime, hatta sınavda onunla bekleyeceğime, sonrada işe bırakacağıma söz vermiş bulundum. Yine aynı gün İsmail İstanbul'da bir fuara gitti. Herneyse, saat 9 gibi bir kalktım hava nasıl güzel, odanın içini doldurmuş güneş, değdiği yerler sıcacık. Bi sevinçle kalktım. Ben kalktığımda Görsem zaten hazırdı. Hemen hazırlanıp kahvaltı etmeden, sadece bir bardak süt ve vişne suyu içerek evden çıktık. Sınavın olacağı caddeye gittik, orada bir kafede bekliyordu herkes bizde oturduk kahvaltı ettik, sonra teker teker sınava almaya başladılar ve ben kardeşimi ilk kez araç kullanırken gördüm, acık kalkarken geri geri kaydı araba ama olsun, bugün öğrendik 85 ile vermiş sınavını. Yani aldı ehliyetide hepimiz rahatladık. Çünkü o teori derslerinden geçemeyeceği için çok endişeleniyordu. Herneyse, sınav 11 gibi bitti, napalım filan derken biz iki deniz sevdalısı kardeş Mudanya'ya gidip birer çay içmeye karar verdik, iyide yapmışız, sonra döndük. Daha sonra ben Görsem'i işe bıraktım. Bir yandanda endişeliyim, şimdi eve dönsem İsmail yok evde canım sıkılacak, uyumak isteyeceğim, yatağa bir girdim mi hasta moduna girip fena olacağım, e nazlanacak kimsede yok evde.. sonra vazgeçtim eve gitmekten. Sezon sonuya birsürü indirim var şimdi Bursa’da.. ama herşey indirimde, koltuktan tutun halıya, kıyafetten yiyeceğe kadar.. bende bir indirim ve promosyon manyağı olarak öncelikle ne zamandır gitmediğim özdilek'e gitmeye karar verdim. Gittimde. Sonra gezdim, ikinci katı gezerken birden tuvalete gitmem gerekti, allahım napacam ilk kez böyle oldum, hemen buldum ve gittim ama onun endişesi bile yetti. Sonra tekrar döndüm mağazaya 3. katıda gezdikten sonra herşeyi çok pahalı bularak oradan çıktım. Sonra Asmerkeze gideyim dedim, orasıda en az özdilek kadar kalabalıktı. Bursa böyle arkadaşlar, hava güzel olunca alışveriş merkezlerine akın ediyor insanlar. Müze gibi geziyorlar, vitrinlere bakıyorlar (örnek : ben) .. bütün mağazaları gezdim fakat yine hiçbirşey almadan çıktım. Ayağım şişiyor diye şu becelin yeni çıkardığı %70 sodyumu azaltılmış tuzdan almıştım, onu koymak için bi tuzluk alayım bari dedim (bunu derken mudodaydım) bir tuzluk 12.500bin lira.. cık cık cık Herneyse bişey almadan oradanda çıktım velhasıl. Metroda yapılan köfte ekmeği ben çok beğeniyorum, başka yerde yemem ama sanki orası bana pek temiz ve lezizmiş gibi geliyor. Nerden geldiyse orada köfte ekmek yemek istedi canım, gittim hayal kırıklığı o gün tavuk döner yapıyorlarmış. Bende tavuk dönerden nefret ederim, ama nasıl koktu, yemem lazım dedim, aldım bir ısırdım nefsim köreldi attım. Çünkü tavuğu gerçekten sevmiyorum. Oradan çıktım en son carrefoura gittim. Carrefoura hem sinir olurum hemde kendime daha yakın bulurum.. Bizim eve çok yakın belkide ondan :P Üst katta, had safhada olan açlığımı giderecek birşeyler yedim tekrar aşağı indim. Bütün çocuk kıyafeti satan mağazalar ana-baba günü gibi. Sanki bedava dağıtıyorlar.. Herneyse bende önce premamona girdim, bütün yeni sezon cicilere baktım, sonra Kanz a girdim orada da acayip bir indirim vardı ama güzel şeyler hep satılmış. Sonra lc waikiki ye girdim çok şirin bi elbise buldum, bir 6 aylık bedeni var birde 18 aylık, çok çok ileriyi düşünerek 18 aylığı aldım :)) görseniz öyle şekerki. Sonra toysrus a girdim (amma reklam yaptım ha) oradanda çok güzel yine kızlarımdan birine (bu arada ben doktor henüz ikisininde kız olduğunu teyid etmediğinden olacak, hep oğlum olacakmış diye iki kız düşünüpte alışveriş yapamadım) (ayrıca farkettimki isim düşünürken aklımdan hep erkek isimleri geçiyor) şahane bi mont aldım. Saat 17.00 olmuştu ve ben acayip yorulmuştum. Artık eve gitmeliyim diye düşünürken sağ ayağımın üzerine artık çok zor basabildiğimi farkettim. Eve döndüm. Çorabımı çıkardığımda gözlerime inanamadım, ayağımın üzerinde sürekli duran şişlik inmiş, sanki yukarı kaymış, bileğim iki bilek kalınlığına yaklaşmıştı. Ve de nasıl acıyordu anlatamam. Aldığım o iki minik şeye bakıp koltuğa uzanmışım, İsmail'in çaldığı zile uyandım. Resmen sızdım. Dedim ben artık bir ay gezmesem olur. Ama bugün Bandırma krizim tuttu. Gitsem mi, gitmesem mi derken, bu arada annemlede konuşuyorum. Gelmeyeceğim dedim, baktım akşamına annem arıyor "yarın ben geliyorum" diye (bu arada akşam, ayağımı bi yüksekliğe koyup dinlenince şişlik biraz indi, ama acısı olduğu gibi duruyor L

19.04.2004
Gariptir ayağım kilom artmasına rağmen düzeldi. ama gece yatarken bile yatağımın içine iki yastık koyuyorum, arasıra ayağım yüksekte uyuyorum yani. o değilde ayağım bitti iki gündür midem felaket. fazla dondurmadan şüpheleniyoruz, çünkü bende dünden beri var ismaille görsemde bugün başladı sanırım midelerimizi fena üşüttük. allahım şu çocuklar sağsalim doğsalar sonra hastalanayım.

20.04.2004Çoook ihmal ettim bu günlüğü, oysa neler oldu. Başta kızlarım büyüdü tabi haliyle karnımda büyüdü. Şimdi bile masaya dayanıyor karnım öyle yazıyorum. Ve artık kendilerini sıkça hissetiriyorlar. Kıpır kıpırlar. 10 gün önce kadar doktor kontrolümüz vardı. Bebeklerin gelişimleri gayet yerinde, doktorumuzda pek memnun. Tek kese hamileliği gibi büyüyorlar dedi, çok sevindik. Kontrole giderken Görsem de yanımızdaydı, teyzesi yeğenlerini gördü ilk kez, tabi yeğenlerde teyzelerini gördü. Gerçi Görsem gövdeyle başı ayırt edemedi ama olsun :)))) Dediğim gibi ayağımın şişliği nerdeyse tamamen indi. Doktor varis çorabı kullanmamı istemişti ama ben kullanmadım, Bandırmaya gittiğimde bi pedikürcüm vardı ona gittim iyi bi masaj yaptırdım, bi formül öğretti bana ayaktaki kan dolaşımını hızlandırmak için ayağının altında şişe yuvarla dedi, oldukça işe yaradı :)) sağolsun emel :) tekrar gideyim öpcem onu. Tabi ben gidip gelirken Bandırma yollarında doğurmazsam iyidir :))) Midemde geçti çok şükür, herhalde dondurmadan fena halde midemizi üşütmüştük biz. Akşam nane limon yaptım Görsemle İsmaile içirdim, size bişey olmazsa bende içerim dedim, olmadı ama genede içemedim. kekik suyunun kanı sulandırdığını duymuştum bununda bi yan etkisi vardır diye evham yaptım. Sabaha kadar mide sıkıntısı çektim, baktım uyanınca bişey kalmamış :) Aslında ben buraya bi ilki yazmak için oturdum. İSMAİL KIZLARINA BUGÜN GELİRKEN GİYSİLER ALMIŞ. Çok şaşırdım, aha dedim hayır olsun bana bile hediyeyi kafasına kaka kaka aldırırım noldu bu adama. (Ben daha doğmadan kızlarımı kıskanmıyorumdur işşalla) Çabuk yoruluyorum artık. Eskiden böylemiydi. Şimdi gidip yatayım sonra aklıma geldikçe eklerim.
28.04.2004
Pazartesi günü açlık-tokluk şeker testim vardı. Sonuçları bir saat sonra alacaktım ama bekleyemedim eve geldim, iki gündürde yağmur yağıyor bir türlü gidemedim. Birazdan hazırlanıp hastaneye gidecem yani. Doktoruda göreceğiz, inşallah luzum görürde kızlarımıda görürüm, gene çok özledim onları :)) Bu arada odalarını beğendim, biz ailecek 100 kere fikir değiştiririz genelde, umarım bu sabit kalırda artık alırız. Çünkü artık herşeyin hazır olmasını istiyorum. Her geçen gün çok daha fazla heyecanlanıyorum. Bebekler sanki periyodik olarak hareket ediyorlar. Sabah kalktığımda yataktayken, gece yatarken, birde akşamları tv izlerken :) Çok tepişiyorlar, doğduklarında da bu kadar hareketli olurlarsa yandım, amaaan yanayım hiç şikayet etmiycem sağlıkla sıhhatle bir doğsunlarda :) Şimdi doktora gidecez, hazırlanmam lazım.

07.05.2004İçim içime sığmıyor şu günlerde. Hem çok mutluyum, hem huzursuzum, özetle tatlı bir telaş içerisindeyim. Bu hamilelik, anne olmaya yaklaşmak başka bir duyguyla kıyaslanamayacak birşeymiş. Son zamanlarda olanlardan bahsedeyim biraz. Yaklaşık bir ay evvel rutin kontrollerimden biri vardı. Herşey yolunda gidiyor dedi doktor, neredeyse gebeliğimin başından beri söylenen şeyleri tekrarladı ve tabiki en önemlisi gelişimleri tek kese gebeliği gibi yani gayet güzeldi. Bunun yanısara 24 haftadan itibaren yapılan 50 gramlık glikoz testi istedi doktorum. Ertesi gün yaptırmadım, 3-4 gün sonra İsmail’le beraber gittik (tabi aç olarak) ilk kan alındı, sonra glikoz takviyesinden sonra bir saat beklemem gerektiği ve bir saat sonra tekrar kan alınacağını söyledi laborant. Eyvallah dedim, İsmail’e de dedim sen git, benim burada işim bitince (metro istasyonu hastaneye yakın) trenle eve giderim dedim, tamam dedi gitti velhasıl ben ikinci kanıda kolumdan büyük bir soğukkanlılıkla vererek sonuçları beklemeden hastaneden ayrıldım. İki gün sonra sonucu almaya gittim. Pek içaçıcı bir sonuç değildi; referans <130mg/dl benimki 150 çıkmıştı. Ama son zamanlarda aniden acıkmalarımdan ve de aniden tatlı isteyişimden bir yamukluk olduğu belliydi. Doktora gösterdik, dedi bu durumda 100 gr.lık glikoz testi yapmamız gerekiyor, eğer o değerlerde yüksek çıkarsa diyet uygulayacağız dedi tamam dedim. Herneyse bir hafta sonra glikoz testinin ne manaya geldiğini azda olsa bilen biri olarak tekrar hastaneye gittik, ben gittiğimde saat 11’di. O günde aksi gibi çok yoğundu, daha evvelden talep ettiğim randevuyuda yoğun olmaz siz gelin diye geçiştirdiklerinden benden kan almaları saat 12’yi buldu. Ve tekrar glikoz takviyesinden sonra her bir saat arayla toplam dört kez kan aldırdım. İlk iki kan damardan alındı, zaten açım ve de hamileyim malumunuz, ne kollarımda ne bende derman kalmadı, dedim böyle böyle bunun çaresi yokmu, parmaktanda alabiliriz dedi, e be .. dedim içimden madem parmaktanda alınabiliyor, ne ziyan ediyorsun benim onca kanımıda beni bitap düşürüyorsun. Bu arada ben diğer hastalarla beraber bekleme salonunda bekliyorum. Çok meraklı halkımıza “allah kurtarsın” muhabbetinden sonra kızmı erkekmi sorularına yanıt veriyorum, ve tabiki sonrada uzun uzadıya onların dertlerini dinliyorum. Saat 14’e geliyordu bayılacağımı hissettim, o kadar karnım acıkmıştı ve uykum gelmiştiki anlatamam. Benim tersim delidir, bildiğimden sus Vildan az sabır dedim. Saat 14 de üçüncü kan 15 de de dördüncü kan parmaktan alındı ve nihayet kabus bitti. Sordum 1 saat sonra tahlil sonuçlarını vereceklermiş, dışarı çıkıp biraz yemek yiyeyim, su içeyim kendime geleyim bu arada zamanda dolar sonuçları doktora gösterir öyle giderim eve diye düşündüm. Bir yandan da düşünüyorum, sonuçlarda bir aksilik olursa bu glikozun 150gr ya da 200 gr. lığı varsa hapı yuttuk diyorum, bu tüm gün aç kalmak manasına geliyor nerdeyse. Herneyse sonuçları aldım, doktora gösterdim (o sırada muayenehanesinde değil koridordaydı) ayaküstü “değerler normal” çıkmış dedi. Bu kadar. Yani ben bunca saat bu hengameyi şu iki kelimeyi duymak için çekmişim. Ne bekliyorsun normal çıkmasamıydı demeyin, şunu bekliyorum “açıklama”.. gittiğim hastane özel hastane, bu doktor buraya seçilip alınmış bir doktor, muayenehanesine davet etmek zahmetine bile katlanmadan “değerler normal” dedi. Ben “ne zaman kontrole gelmem gerekiyor” diye sorduğumda, hayrola yorgun görünüyorsun deyip “20 gün sonra dedi. Yemin ediyorum ağlayacaktım. Ben zaten bir umut bebelerimi görürüm diye saat 16 olana kadar hastenede kalmışım, son kontrolüm 20 gün önceydi ikisi arasında 40 gün kadar bir süre var, kaldıki ben ikiz bebek taşıyorum, bilen bilir normal tek kese gebeliklerinde rutin kontroller ayda bir ikizlerde 15 günde bir yapılır. Dedimya tersim delidir, tekrar bir sabır çekip hastaneden ayrıldım. Eve geldiğimde saat 17 idi. İsmail yarım saat sonra geldi. Noldu dedi, “değerler normal” dedim, sevindi. Kısaca ne doktordan ne de hastaneden dert yanmadan, o gün çok yorulduğumu vs. anlattım. Ama geldiğimden beride yatıyorum resmen sızdım yatakta. Çünkü yakınarak anlatsam İsmail delirecek biliyorum. Bir yandanda hala akıl sır erdiremiyorum, nasıl beni o şekilde beklettiler diye. Hayır illa beni özel odaya almaları gerekmiyor (hoş gerekiyorda) (çünkü o hastane benim seçimim ve dünyanın parasını ödüyorum) bana siz hamilesiniz geç gelmişsiniz dayanamayabilirsiniz, yarın sekizde gelin öğlene kadar hallolmuş olur diyebilirlerdi. Ben bunların başıma geleceğini bilsem kendimde düşünebilirdim ama nerde, doktor bile açıklama gereği duymuyorsa oradaki laborantmı beni düşünecek. Herneyse.. Aynı gün akşamı, nette bir forumda hamile bir kadının 37 h+3g lükken bebeğinin karnında öldüğünü haber verdiği bir yazı okudum. Bilirsiniz hamileler herşeyi kafalarına takmaya pek müsaittirler. Şöyle diyordu, 5 gün hareketlerini hissetmedim sonra doktora gittim meğer bebeğim ölmüş :(( Aldımı beni bir telaş, çünkü sağımdaki bebek sürekli kıpır kıpır ama solumdaki bebeği neredeyse şimdiye dek hiç duymadım. O kadar korktumki o gece uyku uyuyamadım, İsmail’e anlattım O da en az benim kadar korktu ama bana teselli vermek için “yoktur bişey” deyip durdu. Sabahı dar ettim. Hemen doktoru aradım, henüz gelmemiş. Kahvaltı için dağa çıktık İsmail’le biraz dağ havası alalım belki hissederim filan diye düşündük, sonra oradan aradık doktoru. Dedim sağımdaki bebek neredeyse hiç durmamacasına hareket ediyor, kendini hissettiriyor ama solumdaki bebeği duymuyorum. En son ne zaman bakmıştık dedi 20 gün oldu dedim, hemen gel dedi. 15 dk. Sonra doktorun yanındaydık, o kadar stres yapmışımki hemen geç dedi soru bile sormadan, bende bu arada anlatıyorum, bi kızın böyle böyle olmuş ya benimde başıma geldiyse filan diye.. Neyse baktık bebelerime, sonra derin bir oooooooh! çektim, çok şükür ikiside sağ salim ve de sağlıklılardı. Sakın korkma, bu tür şeyler aklına takılırsa ya ara ya da gel dedi, çünkü stres kan damarlarını kasacağından bebeklere kanı rahat taşıyamayacaklarını, bununda daha kötü bişey olduğunu söyledi. Sonrada 100gr.lık glukoz testi noldu dedi.. Ben şok! ya ben bu kadına dün göstermedimmi sonuçları o da normal demedimi. Beni hatırlamadı bile, felaket sinir oldum, sonradan İsmail ile konuşuyoruz o da çok sinir olmuş. Hiç bozmadım, tekrar sonuçları gösterdim, zahmet edip neler yapmam gerektiğini detaylı bir şekilde anlattı (dün anlatması gerekenleri).. Eve dönüyoruz yolda İsmail’le konuştuk, beni o şekilde beklettiklerini, onca saat aç olduğumu filan arabada söyledim ona, bir daha gitmiyoruz oraya dedi. Çok kızdı çok. Bizim gibi feodal toplumlarda, paran olsada işe yaramıyor, tanıdığın biri varsa işin görülüyor dedi. Çok ta haklı. Tanıdığın olsaydı, orası bi hastane en azından seni dinlendirecek bir oda olurdu vs. çok sinirli.. Velhasıl ben hastane ve doktoru değiştirmeye karar verdim. Bu sefer sisteme göre hareket ediyoruz. İsmail in ortağı Bursa daki Konur hastanesinin sahiplerini tanıyormuş (daha evveldende söylemişti ama biz bizim seçtiğim bir yer olsun deyip, hem hastane hastanedir ne olacakki mantığından hareketle kulak ardı etmiştik) Önümüzdeki hafta başka bir doktor ve başka bir hastaneyle devam edeceğim bu yolculuğa.. Umarım herşey yolunda gider.. Ama güzel şeylerde oluyor.. Mesela kızlarım kıpır kıpır. Soldaki kızım (hareketlerini az hissettiğim) eli ve ayakları karnımın içine doğru olduğundan tüm vücuduyla hareket ederse anlıyorum ancak ama diğeri karın duvarına dönük olduğundan elini ya da ayağını hareket ettirse farkediyorum, hatta artık gözlede görülüyor. Şunları yazarken bile içimde kanat çırpıyor :) Sabah 11-12 gibi uyanıyorum, çoğu zaman daha erken uyanıyorum ama genelde yatakta keyif halindeyiz. Son iki üç gündür müzik dinliyoruz. Müziğe tepki verdiklerini düşünüyorum ama İsmail benim gibi düşünmüyor, O “onlar benim sesime tepki veriyorlar” diyor.. Gerçektende İsmail yüksek sesle konuşur sanki konuşmaya başladığında onlar hareket ediyorlar. Bu müthiş bir duygu.. Bu arada İsmail'in çok sevgi dolu bir baba olacağını düşünmeye başladım. İlk bebek düşündüğümüzde "bir bebeğimiz olsun mu?" derdim "olabilir" derdi, yani öyle istekli filan hiç değildi. Şimdi eve gelir gelmez onları soruyor, mutluluğu yüzünden okunuyor, tabi bende çok mutlu oluyorum. Son zamanlarda kafama taktığım bir şey daha var. Bazen kendime acayip sinir oluyorum. Ben çok pozitif birisiyimdir, yani öyle ah ah vah vah! bir durumum yoktur ama ne bileyim herhalde hamilelik düşüncelerimi negatif yönde etkiliyor. Beni huzursuz eden şey ise erken doğum. Gebeliğimin başlangıcında düşük yapacam diye ağır çekimde hareket ediyordum şimdi bebelerim büyüdükçe erken doğum olacak diye aklım çıkıyor. Çünkü bir kız tanıdım 26 haftalıkken ikizlerini doğurmuş ve bebekleri birbuçuk ay küvözde kalmışlar :( gerçi yaşıyorlar bu sevindirici birşey.. Bende bugün itibariyle 25h+4 günlüğüm. Umarım herşey yolunda gider. Çok normal ve rahat bir hamilelik geçiriyorum. Öyle sırt ağrısı bel ağrısı vs. hiçbir sıkıntım yok, sık sık dinleniyorum, çoğu vaktim yatakta bişeyler okumak ve yemek yemekle geçiyor :) Bu arada 78 kilo oldum. Yani başından beri 20 kilo aldım. Karnım kocaman oldu. Ama çok şeker :) Şu yazıyı yazarken bile arada makarna yaptım yedim. Marketlerde ya da alışveriş merkezlerinde ayrıcalıklıyım artık manyetik kapıdan geçmiyorum :) Karnıma bakıp ah zavallı diyenlerde var, havalar bikaç gündür sıcakya üzülüyorlar benim için :)

.
08.05.2004
Bir çiçeğin beni bu kadar duygulandıracağını hiç tahmin etmezdim. Az evvel İsmail geldi, elinde bir demet beyaz gül "KIZLARIN ANNELER GÜNÜNÜ KUTLUYOR" dedi.. Çok duygulandım. Bugünden almış çünkü bende Bandırma'ya annemin anneler gününü kutlamaya gidiyorum birkaç saat sonra :)

31.05.2004
Annem buradaydı.. Hastane çantası hazırlamak için alışveriş yapmaya geldi geçen salı, dünde babam geldi aldı götürdü :(Bizler iyiyiz. İçim kıpır kıpır, hem mecazi anlamda hem gerçek anlamda :) Bu tarifi imkansız duyguları yaşamak hep çok güzel geliyor ama bir yandanda onları görmek için sabırsızlanıyorum..Biliyorum bu günlerimi çok özleyeceğim, keşke kelimeler yetsede şu yaşadığım anların tadını yazıya dökebilsem, ileride okuduğumda aynı hazzı tekrar tekrar yaşayabilsem.. 15-20 gün oldu doktorumu değiştirdim. Herhalde benim kadar doktor değiştiren yoktur.. Bugün geyiğine İsmail’e evde doğurayım en iyisi ben dedim, O da yazık ciddiye aldı, bi telaş ben mi doğurtacam seni dedi, aman nolacak dedim konu komşuda yardım eder : ))) Hastane çantasını hemen hemen hazır ettik, bebiş alışverişi yapmak ne zevkli yaw ama insan çok kararsız kalıyor.. onumu alsam bunumu alsam, hangisi antibakteriyel (ba bak nassı bilinçli anneyim, neler biliyorum) hastane çıkışlarını, havlularını, battaniyelerini, biberonlarını vs. herşeyi aldık bi ana kucağı kaldı (ismailin deyimiyle sepet : ) ) onuda teyzesi hediye alacakmış kırmadık bizde.Bende acayip bir bulgur pilavı manyaklığı başladı nerdeyse kahvaltıda bile bulgur yiyecem : ) Ha yiyecekten konu açılmışken son gittiğim doktorum (kendisi yaklaşık 1.90 boylarında 90 kilo civarında 61 yaşında bir kadın) (görünce çok korktum ama sonra alıştım : ) )bana bir diyet listesi verdi. “Hergün” 1 litre süt (ismail : çok içme çocukları ishal yaparsın diyor.. allam ben bu adamın her dediğine çok gülüyorum), 1 kilo meyve, 200 gr et, bal, pekmez, iki öğün salata, iki öğün sebze vs. ... tabi ben bu diyeti uygularsam 100 kilo olur çıkarım, yememem gerekenleri yemeyerek denge sağlıyorum. Şu an 82 kilodayım. Sürekli dinlendiğim taktirde ayaklarım şişmiyor ama bu alışverişte çok yoruldum hatta sağ bacağımın iç tarafı bileğimden baldırıma kadar uzanan bir damar 3 gün acıdı hala biraz var.. Bu arada İsmail bana havuç temizleyip getirmiş ben yerken sende baba olarak günceye bişeyler karala bakiim dedim aşağıdakileri yazdı :)
Bu gün eve geldim ve Vildan a kızlarımızın ne yaptığını sordum, birara uzandık vildan sağ tarafına yattı ve kızlarımız ikiside çok güzel hareket ettiler. Sonra bilgisayarın karşısında otururken kızlar daha çok hareket ettiler onları hissetmek çok güzel bir duygu. Bu kadar mı dedim “evet” dedi.. zorlamıyim bu kadarda yeter :) Doktor normal doğum demişti, bende tamam demiştim. Ama doktordan eve geldikten sonra biraz araştırayım dedim, normal doğumun bebeğe riski çok fazla, çok küçük ihtimaller ama eğer olursa allah korusun söylemek istemiyorum.. Üstelik benimkiler ikiz ve hamileliğimin ta başından beri birinin başı yukarda birininki aşağıda hiçte dönmeye niyetleri yok, velhasıl bi yığın korku dolu kabus gördükten sonra ben sezaryene karar verdim arkadaşlar.. Ben daha önce apandist ameliyatı olmuştum onda bile 8 gün hastanede kalmıştım, narkozdan ayılmayı, ardından su içememeyi biliyorum. Dayanırım yani.. Zaten sağ salim olsunlar normalede razıyım ama bakalım. Bu arada doktor annemin ve yengeminde doktoru çıktı, anneme muayenehanesinin önünden geçerken benim doktor burada dedim , sonra hatırladı ismini filan, hala değiştirmemiş yerini bu benimde doktorumdu dedi.. nerdeen nereye.. Efendime söleyeyim, büyük ihtimal doğumu Zübeyde Hanım Doğumevinde yapacam (tabi biz fikir değiştirmezsek)10 güne kadarda oradan bi doktora gidecez..
31.05.2004
Bu arada yarın itibariyle 30 haftama giriyorum. Yani II.Trimester da bitti.. Çoğu gitti azı kaldı.. Kuzularım, balıklarım, kuşlarım sizlere kavuşmama en iyi ihtimalle 8 haftam kaldı. İnşallah zamanında gelirsiniz mucuks
01.06.2004
Aslında daha sıklıkla aklıma her geleni yazmak istiyorum, sonra üşendiğimden erteliyorum daha sonrada yazmak için oturduğumda unutuyorum :) Heranı yazıya dökeyimki sonra vah niye yapmamışım demeyeyim. çünkü ben bunlardan başka bebek düşünmüyorum. İlk çatlağımıda gördüm iki gün evvel, oturdum ağladım valla, annem sinir oldu bana bebeklerin sağlıklı elbette çatlağın olacak salak dedi, Görsem de dalga geçip durdu, daha bu neki heryerin susuz toprak gibi çatlayacak diye :(( Ay bide alışverişte kızlarıma ilk gelinliklerini aldım. Öyle şeker şeylerki, ben gelinlik diye atladım meğer mevlüt kostümüymüş onlar :)

13.06.2004
Bugün kızlarım için çok güzel bi şarkı yazıp besteledim. Meğer hiçde zor bir iş değilmiş, ilham perisi aniden geliyo, kafana bişeyleri sokuyo seninde dilinden nağmeler dökülüyor :)) Tabi biraz esinlendiğim bi şarkı oldu ama bu ilk deneme olur o kadar Kızlar kızlar gelemmi? Yanaanızdan öpemmi? Siz anağzın karnındaaa Ben soğuktan ölemmi?

01.07.2004
Dün kızlarımın odası için yaptırdığım gardrop ve şifonyer geldi. Daha önce yataklarını almıştık zaten. Kendileri gelmeden iyiden iyiye varlıklarını hissettirir oldular. Evin hemen hemen her odasında onlara ait birşeyler var, biberon, ana kucağı vs. Çok hareketliler maşallah, onların hareketlerini duyduğum ilk gün heyecanlandığım gibi heyecanlanıyorum hala. Hem bir an evvel onlara kavuşmak istiyorum, hemde bugünler bir daha geri gelmeyeceğinden doya doya yaşamak hissetmek istiyorum. Uykularım oldukça problem olmaya başladı artık. Sola yatmaktan, sol kalçamda morarmaya yakın renk değişikliği var, haliyle ağır vücudu taşıyamıyor herhalde. Genelde de tedirgin yattığımdan çok rüya görüyorum, bunların çoğuda kötü rüyalar oluyor ama uyanınca o kadar rahatlıyorumki nerdeyse kötü rüya gördüğüme şükredeceğim. Artık ev işi vs. hiç yapamıyorum, eskisi gibi sık sık markete ya da dışarıda yemeğede gidemiyorum. Çünkü son bir kaç gündür karnımda arasıra sancı diyemeceğim ağrılar oluyor, ben bunları kızların hareketlerinde etkilenen gergin karnıma bağlıyorum. Çünkü bazen o kadar geriliyorki elimi dokunsam acıyor. Eskisi gibi iştahım yok ama gün içinde uyuduğumda uyanmalarım hep karın açlığım yüzünden oluyor. Son bir aydır ekstra hiç kilo almadım. Genelde karpuz, kavun, üzüm vs. ile karın doyuruyorum ama geçen hafta sonu annemler buradaydı yaptığı yemeklerden yedim ve bizde kaşık çorbası derler mantının çorba hali ondan içtim bütün gece kıvrandım. Mideme baskı olduğundan herhalde küçüldü iyice iştahımın kapasitesini karşılamıyor :) Olmazsa olmazım su, tat'ın 1 litrelik şişesi var elimde tüm gün, bitiyor gidiyorum yine dolduruyorum, ben ve şişe bi bütün olduk artık :)

08.07.2004
Biraz bizden haberler vereyim;

Dün doktor kontrolümüz vardı. Yine hasret giderdim kızlarımla, herşey yolunda çok şükür. Biri 2.600gr. diğeri 2.800gr. olmuş, biri diğerinin yüzünü poposuyla kapatmış, o kapatanda sırtını bize dönmüş o yüzden alttakinin yüzünün yarısını görebildik, el salladı bize :))) fazla göremedik yani..

Aslında anlatılacak fazla birşey yok. Herşey yolunda, 19 Temmuzda hastaneye gidecez (bu arada Zübeyde Hanım Doğumevi'nde yapacam doğumu) bebeklerin kalp grafikleri alınacak, 29 Temmuz'da ise tekrar muayenehaneye (sanırım son kontrole). Doktorun elindeki hastane ameliyat çizelgesi aylık hazırlanıyormuş, buna göre 30 Temmuz doktorun ameliyat günü. 29'unda baktığında herşey yolundaysa 30 Temmuzda doğumum gerçekleşebilir. Ama benim 38. hafta bitimim 3 Ağustos'a denk geliyor, ay sonu ağustos çizelgesini almış oluruz ona görede tarihi belirleyebiliriz dedi.. Şaka maka doğum yaklaşıyor .

Bu arada annem burada, bebelerin gardrop şifonyer vs. düzenledik, çok şık oldu.

19.07.2004
Tüm günecemi baştan sona okudum, herşey ne çabuk geçmiş, ama sanki çooooook uzun senelerdir hamileymişim gibi geliyor bana.

Bugün doğum yapacağım hastaneye gittik. Bebişlerimin kalp grafikleri alındı. İlk kez bağlandım o alete, ilk "dıgıdık dıgıdık dıgıdık..." seslerini duyduğumda görevliye sordum bu kadar hızlı ve bu ritmle atması normal mi? normal dedi :) 10 dk. birini 10 dk. diğerini dinledim, Allah'ım sen sağsalim onlara kavuşmamı nasip et, çok özledim çoooooooooook.. Hasretlik zor :)

Bugün itibariyle 30 kg. aldım. Sonum hayır olsun.