28 Ağustos 2005

Defne ve Çınar yürüyor...

Bu günler geçecek deyip kendime moral veriyorum. Gerçekten de her yeni günde öğrendikleri her yeni şey beni çok mutlu ediyor. Sanırım ben bu hayata da alıştım, başlarda çok zorlandım bunun da sebebi tam yürümeye geçme dönemiydi ellerinden tutturup yürütme sevdasından hiç bir işe bakamaz olmuştum, iş dediysem ev işi filan değil, yine bebelerle ilgili, ne yemeklerini hazırlamaya vakit alıyordu ne de asılan çamaşırları toplamaya.. ama gün geçtikçe hepimiz herşeye alışıyoruz. Mesela Defne'm yürüyor , Defne adımlarını Çınar'dan daha sonra attı, hep düşerim endişesiyle ayağını kaldırmaya korkuyordu ama 2-3 gün evvel bi baktık ki öyle birkaç adımda değil enikonu yürüyor bu kız :) e Çınar Defne'yi görürde durur mu? evet ikizlerin avantajlarından biri daha birbirlerinden görüp hareket ediyorlar, Çınar sıkılıp bıraktığı yürüme işini Defne'yi gördükten sonra tekrar ele aldı ve artık Çınar kızım da yürüyor ..

Çınar'ım tam bir kitap aşığı, ne güzel de miii .. kitaplarını karıştırırken sıkılmıyor, nerede bir dergi gazete vs görse yırtmadan sayfalarını büyük bir titizlikle çeviriyor ama eğer çok baktıysa ve artık sıkıldıysa yırtma eyleminide gerçekleştiriyor e olsun o kadar canım, kadı kızında da olur Kitapta kediyi bulduğunda "miyem, miyam" diyor, ya da bi mee koyun kitabımız var bu kitabın adı :) orada kurdu gördüğünde sanırım koyundan farklı olduğunu farkedip onu o minik parmağıyla gösterip başlıyor anlatmaya.

asıl marifet kitabı tersten okumak :)

Çınar anneanneye kediyi gösteriyor. Defne'min ayaklara dikkat! yirim yirim o ayakları mennn:)

Ben kitap okurken beni meşgul etmeyin demedim mi ben size? (Çınar komşulara kızıyor)

Defne kitabını okurken, Çınar'ın da işi bitmiş kitabını balkondan aşağı atıyor.

Defne'mse yap boz meraklısı, bir düzeneğe büyükten küçüğe doğru geçen halkalar, bir kutuya yıldız, kare, yuvarlak, üçgen şeklinde atılan objeler, legolar en sevdikleri. Üstüste dizilen kare ya da silindir küpler, ya tek tek içine sokuyor ya üstüste koyup kule yapıyor, Çınar da gelip dağıtıyor :))

Geçenlerde teyzemizin doğum gününde aldıı oyun evini açtım, önceden pek ilgi göstermiyorlardı, bir iki içine girip çıkıyorlardı ama şimdi her gördüklerinde deliriyorlar. Bir tek bu oyun evi açıldığında birbirleriyle oynuyor iletişime geçiyorlar. o minicik alanda köşe kapmaca oynuyorlar e hal böyle olunca kazalar da oluyor, geçen Defne'nin hem dudağı azıcık iz oldu hem yanağı :( ama çok eğlendiler çok..


Oyun evinde..

Kuduruyoruz.. ev yan yatmış..

kudurmaya devam..

Biri Çınar mı dedi?

saçlara dikkat! o caaanım fıskiyelerden eser kalmamış..

Çınar!!!

22 Ağustos 2005

Doğum günü ve diğer detaylar..

Çok ara verdim, doğumgünümüzden bu yana yazacağım.

Kuşkusuz 30 Temmuz elbette benim hayatımdaki en önemli gün. Hala benim mi diye zaman zaman inanmakta zorluk çektiğim kızlarımı doğurduğum gün. İki minicik bedenin bana sahip olduğu gün. BÜYÜK GÜN yani. Başka da yoktur bu kadar özel bir günüm, ne kendi doğumgünüm, ne evlenme yıldönümüm, ne de bi başka.. Doğdukları günden beri 1 yaşın heyecanıyla yaşadım, sanki büyüyecekler, anne, baba diyeceklerde herşey bi başka oluverecekmiş gibi geldi hep. Sağ elimle birini, sol elimle diğerinin elinden tutup gezecektim 1 yaşına geldiklerinde (ama hala seri yürüyemediklerinden bu hayalim gerçekleşemedi :) ).. Koca 1 yıl geçti, hiç öyle ne de çabuk geçti diyemeyeceğim, 2 ay dolu dolu emzirdim kızlarımı (toplamda 5,5 ay), ne su verdim ne mama, sadece beni emecekler dik kafalılığı yaptım, iyiki de yapmışım, keşke yetseydi de daha fazla yapabilseydim. 2 ay ne demek, günün 20 saati emzirmekle geçiyordu, ben koltuk tepesinde hem emziriyor, hem yemek yiyor, hem tv bakıyor (atina olimpiyatlarını asla unutamam, her gece sabaha kadar tekrarlarını izliyordum gün içinde izlediklerimin) hem de uyuyordum!.. Hayatımıza girdikleri o ilk günden beri hayatımızın ta kendisi oldular. İyi ki de oldular, öncesi var mıydı? ben daha evvel napardım? hiç bilmiyorum. İki bebeğe sahip olmanın, onları yetiştirme sorumluluğunun verdiği endişe çoğu zaman yer etti hayatımda. Ya yanlış yaparsam! ya beni sevmezlerse! ya bilmeden de olsa zarar verirsem!!! herşeyin en iyisi olmalı, herşey saatle olmalı, tam bir düzen oturmalı, nasıl alışırlarsa öyle gider diye uzar gider bu yazı, hep bunarı düşündüm hep böyle hissettim. Umarım faydalı olurum.

Malumunuz, kızların doğduğu gün dedemi kaybetmiştik. Sene okuması yapacaklarmış babaannemde, hem bize değişiklik olur hem de babaannemin gönlü olur diye 28 Temmuz gibi yollara döküldük. Defne, Çınar, ben ve Nejla olarak. 2 gün babaannemde kaldıktan sonra, kızların doğumgününde Nuray'a gittik, annemin halası kızındaymış onun evini bize verdiler resmen yayıldık eve. Bu arada bize annem, babam ve Görsem'de eşlik etti. Niyetimiz iki gün kalmaktı ama yol kızları yordu biraz da sıcaktan bunaldlar diye 1 gece kaldık ertesi gün Bandırma'ya döndük.

sünnet düğününden bir kare! Görsem, ben, eniştem, Latif ve deve :)


Giderken Gönen'e uğrayıp iki tane pasta aldık, Osman amcamın oğlu pastacıymış, onu aradım bir gün evvelinden bize yağı az bebeklerinde yiyebileceği cinsten iki pasta yap dedim, üzerlerine de birine DEFNE 1, birine ÇINAR 1 yazdırdım. Aldık pastalarımızı, niyetim düğün günü kutlamaktı ama olmadı, Bandırma'ya getirdik. Doğumgünümüzden bir gün sonra İsmail'in olmadığı bir doğumgünü partisi verdik ama ne parti, kızlar için süperdi, çok eğlendiler çooook. O günün akşamı kızları uyuttuktan sonra Erdek'e gittik Görsem, Görsem'in bir arkadaşı, ben, Rahime ve Nejla'yı da alıp. Çok güzel bi geceydi, sakin bi akşam iskelede kurulmuş güzel bi restaurantta bi akşam yemeği..



Doğum günümüz böyle başladı.


yavaş yavaş Çınar'ın pantolon çıkıyor, Defne gerdan kırıyor. :)


Defne aldı sazı eline :)

Çınar durur mu? :)

Defne pastayı kontrol ediyor..

e bu arada soyduk tabi..

şekle bakar mısınız? (Defne)

şekle bakar mısınız? (Çınar)


bir soru! Çınar mı pastayı yiyor, pasta mı Çınar'ı?

Çınar hepten coştu..

Tüm bu hengameden sonra bir de hamam faslımız vardı görülmeye değer ama üç kişi iki bebek yıkadık, Görsem kameraya çekiyordu, babamda havlular elinde sırasını savanı havluya sarıp odaya götürüyodu, yani foto çekecek adam yoktu. Ama siz bize gelince izleriz hihihi..
Ertesi gün pılımızı pırtımızı toplayıp Bursa'ya döndük. Rutin günler geçip giderken, birgün bi hafta öncesinde aldığım sebzelerin neredeyse çürüdüğünü gördüm ve mutfağa bi daldım beş türlü yemek pişirdim. O gün Nejla'nın maaşını verip işine son verdik. Artık hayatımızda Nejla yok!

Artık bakıcı hikayemiz bittiğine göre yeni çare bulmam lazım. Pazar günüydü, İsmail'i zor ikna ettim toplayıp kızları Bandırma'ya gittik, İsmail bizi bırakıp döndü. Bursa'daki arkadaşlara haber saldım acil biri lazım diye, filan filan.. Kızlar büyüyor, büyüdükçe daha da yoruyorlar. Ellerinden tutturup yürütme sevdası var şu sıralar, Bandırma'ya ilk gittiğimizde bu yürütme sevdaları tavan yapmıştı, birini ben birini annem tüm gün gezdiriyoduk. Birde uyuma, uykuya geçiş olayımız değişti, hiç mızmızlanmasınlar diye bende hemen her gece bunları pusete koyup gezdiriyodum 5 dk sonra uyumuş oluyorlardı. Sonra bizde bi rahat nefes alabiliyoduk. Bu arada annem çok yoruldu, o gün İsmail'de kızlarını görmeye gelmişti, pusetle akşam dolaştırmaya çıkardık, eve döndüğümüzde annem baygın yatıyordu, düşmüş bayılmış, hemen acile götürdük, çok çok kötü bi geceydi. Çok önemli bi şey çıkmadı ama bu olay yetti. Cumartesi sizlerle görüşmek için hafta başından beri planlar yapıyordum ama o gün Bursa'ya dönmek zorunda kaldık :(..

O gün döndük, dönerkende canı yanmış gibi adam aramaya başladım, kime haber versem, kim gelir acaba bi kaç günlüğüne filan, en sonunda İsmail'in yeğenlerini çağırdım. Yaşları 10-12-15. Çocuklarla oynarlar zaman geçer bu arada bende birilerini bulabilirim diye düşündüm. Kızlar bi hevesle 10-15 günlüğüne geldiler ama 3 gün zor dayandılar. Hak veriyorum aslında çünkü benim bıcırıkların enerjisine kimse dayanamıyor. Bu arada ben bittim, yüzümü sivilceler bastı, ayağımda dilimde sebepsiz yaralar çıktı sırf kendimi bu kadar kasmaktan. Sonra bi ara İsmail'le konuştuk, o hep benim yardımcım olmuştur, göremediğim noktaları göstermiştir ki konuşmamızın başlangıcı büyük bir tartışmaydı. Anlayış bekliyorum diye feryat figandım. Sonra braz daha sakinleşmeye biraz daha rahat düşünmeye gayret ettim. Sağolsun varolsun canım anneciğim yalnız bırakmadı geldi, ne kadar telde konuşurken iyiyim, gayet iyi idare ediyorum desemde anlaşılıyodu. Bi gün babam aldı eline telefonu, o çocuklara beraber bakarız yine bakarız niye bu kadar dert ediyosun ki diye de çıkıştı. Bana biraz böyle çıkışılması işe yarıyor galiba, gene bi silkelendim. Aslında kuzularım hırçın haylaz değiller, doğasının gerektirdiği gibi davranıyorlar ama onlara yemek hazırlamak, banyolarını yaptırmak, oynamak vs vs gerçekten çok zaman ve bir de yardımcı gerektiriyor. Çünkü heryeri bızıklıyorlar ve hep takip edilmesi gerekiyor.

Şimdilik annem yanımda, Bursa'da tanıdığım kim varsa tüm tanıdıklarına haber verdiklerini söylüyorlar. Eve birini almak zor, güvenmek zor heleki ben başlarındayım. Allah çalışan annellere sabır versin. Saat 00.52 uykum var. sonra devam ederim..