20 Haziran 2005

Pazar kahvaltısı..

Bu hafta sonu görsem geldi gene :) pazar günü erken kalkıp bruncha gittik (hıh) :P..Sabah uykularını açık havada keyifle uyudular ama keyif yaklaşık yarım saat sürdü uyandılar ve de saldık çimlerin üstüne, ikiside acayip mutlu oldular çimlere dokundukça çıldırdılar. Paçaları kısa tulum giydirmiştim, dizleri uf olmasın diye battaniyelerini yere serdim ama onlar illa üstünde oturmayacaklarmış dışında gezineceklermiş bir saati aşkın süre oynadılar, İsmail'i de başlarına diktim etti mi sana üç çocuk, güzel mamaları ham yaparken gözüm hep çocuklarımdaydı :))..

17 Haziran 2005

Bol bol gezdik :)

Geçen perşembe ayın kaçıydı diye düşünmekten bi türlü yazamadım Bandırma seferimizi :)..

Evet, biz geçen perşembe ben, kızlar ve Nejla Bandırma'ya gittik. Sabahtan uyku saatlerine denk getirdim yolda hiç mızıkçılık yapmadılar, vardığımızda annem, babam ve Görsem tarafından yollarda karşılandık. Hemen kızları alıp eve koşturdular bizim yüzümüze bakan yok :) bizde Nejla ile çaresiz eşya taşıdık 2-3 tur yapıp. Babam bu gittiğimizde daha bi coştu, kızlar artık kendinden korkmuyorya pek bi seviniyor. Öğle yemeklerini yiyip uykularınıda uyuduktan sonra, neredeyse 1 yıldır hasretini çektiğim Erdek'e gezmeye gittik, iyikide gitmişiz oh mis hava, tanıdık bir kaç sima..

Ailecek Erdek'teyiz.


Canım ERDEK


Vildan ve yavruları :)

Bandırma'dayken Çınar 5. dişini çıkardı, bu diş diğerlerine göre biraz nazlı oldu, iki üç gün sonra Defne'de çıkardı ama onun keyfi hep yerindeydi, bugünde baktım 6. dişide patlamış Defne'min :) Akraba ziyaretlerinde bulunduk, her iki halamda kızlara aşık, geleceğimizi duyduklarında çocuk gibi sevindiler, accık şaşırdım ama olsun :)

Gittiğimiz tarihlerde Bandırma'nın festivaliydi, Erdek'te yaşayan çocukluk arkadaşım Meral'de tesadüfen oradaydı hep beraber bütün arkadaşlar gezdik tozduk birazda yuvalık yaptık, içtik eski günleri konuştuk, dedikodu yaptık ohooo neler varmış bilmediğim. :)

Pazar günü Erdek'e bir kez daha gittik. Babam kızları gezdirmeye bayılıyor arabayla, mizaç olarak oldukça sert olan babam kızların karşısında onların akranı bir çocuk oluyor, Defneeee Çınaaaaar pindini pindini, birde oyun oynarken çıkırt çıkırt diyor (Görsem çok evcilik oynardı, ocağın altını yaktığında "çıkırt" çamaşır asarken "çıkırt" herşeyde efekt "çıkırt"tı herhalde oradan aklında kaldı adamın).. Biz salı günü döneceğizde göremeyeceğim diye, işten kaytarıp tam 3 kez eve geldi, hayır adamdan bir rahat sigara bilem içemedim dipdibe yaşadık 5-6 gün :)..
Bunlarda Erdek'e ikinci gidişimizden kareler;


Gelelim bugünün incilerine. Dün şişme balondan hacıyatmaz aldım boylarından büyük, Çınar her zamanki gibi yine temkinli yaklaştı, bir süre izleyip sonra dokundu ama her ikiside çıldırdı resmen, çığlıklarla kahkahalar, kolunu ya da neresi denk gelirse ısırmalar filan. Birde akşam beşe doğru kızlara seviyolar diye ööğ diyene kadar balık yedirdim. Bugün İsmail İstanbul'a gitti ve saat gece yarısını geçti hala dönmedi, Nejla'da saat 19.00 gibi çıktı kaldık mı kızlarla yalnız. Neyse idare ederim diye düşündüm, altlarını temizledim, balık susatır diye bolca su içirdim, sonra uyuttum. 15 dk sonra önce Defne sonra Çınar uyandı, genelde yaparlar bunu ama sonra hemen uyurlar, ne mümkün gece 23.30 a kadar uyumadılar. Çok fazla sallamak istemediğimden oyun oynadık, pek neşelendiler oynarken ama bi türlü anlam veremedim. Balık dokunsa ağrıları olur ağlarlar, İsmail'in yokluğunumu hissettiler dedim onuda sanmam Bandırma'da neredeyse bir hafta görmediler, neydi çözemedim.. Birde Defne ben odadan her çıkışımda canı yanmış gibi içli içli ağladı. :S

Çınar Bandırma'da annemden dizlerine vurup tüh tüh yapmayı öğrendi (lafa bak tüh tüh yapmak ) Defne de bye bye yapmayı, bye bye diyelim elinde ne işi varsa bırakıp iki elinide sallamaya başlıyor, bir ara birbirine değince ses çıkınca başlıyor alkışa feci komik dil dışarda sırıtmalar filan, yicem yaw :)..

04 Haziran 2005

Teyzoş geldiiiiii..

Bugün Görsem'in hafta tatiliydi, dün işten çıkınca akşamüstü Bursa'ya geldi. Neredeyse her hafta geliyor ama sanki her gördüğümde aylardır görmüyormuşum gibi özlüyorum kendilerini :)

Görsem yolculuğu hiç sevmez, bin kere gelmiştir Bursa'ya her seferinde dakika sayar ne kadar kaldı diye km tabelalarını takip eder. Yeğenleri için her hafta bu fedakarlığı yapıyor, canım benim.

Bugün ikiz puset almaya gittik kızlarla beraber çarşıya. Cumartesi hem kalabalıktı hem hava çok sıcaktı hemde sersem eden bir rüzgar vardı, kuzular biraz sıkıldı ama atlattık bugünüde. Pusetimizi çok beğendik, keyifle kuruldular içine. Oradan da Cansel'in doğumgünü partisine gittik. Dağ yolundaydı ve orada rüzgar çok çok daha fazlaydı, kızlar arabada terlediler, korktum hasta edecem diye ama galiba başardık, şimdiye dek bişi olmadı (aman olmasında, çok zormuş hastalık).. Dağ havasından mıdır, günün yorgunluğundan mıdır bilmem öğlen uykularını evde uyumalarına rağmen oraya gittiğimizde meyvelerini yeyip bir saate yakın uyudular. Bizde rahatla pastamızı yiyip kalkıp eve geldik ama saat geç olmuştu, e akşamda biraz uyuduklarından yatma saatimizde bir saatten fazla sapma oldu.

Yazarken tekrar gezmiş gibi yoruldum, böyle iki cümleyle anlatılıyor ama bebekle helede iki bebekle gezmek zor :)

02 Haziran 2005

Çınar'ım hasta oldu :(

Çınar'ım hasta oldu. 2 gece önce burnu tıkandı, o rahatsızlıkla pek uyuyamadı, gündüzde tam aksi sık sık hapşırık ve ardından burnu aktı, ateşi hiç çıkmadı ama nasıl oldu da böyle oldu hiç anlamıyorum. Ben bu kadar dikkat ederken :(..

Hasta diyorumya bu çok dokunuyor bana, gülmedi iki gündür kuzumun yüzü. Gözler küçücük kaldı, beni görünce naz yapıyor çok tatlı gelip sürtünüyor filan.

Canım çok sıkkın :(
Defne'de ara ara hapşırıyor ama çınar gibi değil o keyfi yerinde yani. bugün çınar'da da biraz gelişme var sanki, hapşırıyor ama burun akması durdu gibi. ama gözler küçücük, gülmüyor hiç, ne şaklabanlıklar yapıyorum oysa :(

Dün doktoru aradım, durumu anlattım bir şurup önerdi. Ne kadar ilaç vermek istemesemde onu böyle görmek istemediğim için iki gündür peditus veriyorum. Faydası oldu mu bilmem, ağrısı varsa onu kesmiştir herhalde çünkü görünen bi düzelme yok gibi.

Bu akşam ikisinide uyuttum, yerlerine yatırdım 5 dakikalığına markete gittim. Döndüğümde Çınar babasının kucağındaydı, ben çıktıktan hemen sonra uyanmış. Ana kucağına yatırdım, hemen bastı çığlığı yatmak istemiyor hanımefendi. E hadi hastadır üzmeyelim dedim, biraz oyun oynadık bu arada acıktım, tabağa biraz pilav koyup geldim. Nasıl görünce pıtır pıtır tabağın yanına geliyor anlatamam. Önce elini uzattı ama dokunmuyor, yüzüme baktı, olmaz Çınar'cım ben sana veririm dedim, anlamış gibi oturdu yere, elimle pirinç tanelerini ağzına verdim, kuş gibi açıyor her elimi ağzına götürdüğümde. Ortak oldu yemeğime dörtte birini yedi nerdeyse, sonra babası rezene çayı yaptı, onu içerken uyuya kaldı. Hastalık mahsunlaştırdı kuzumu ama naz yapmayı hiç ihmal etmiyor. Çınar uyuduktan sonra biraz İsmail ile sohbet ettikte, şey diyor İsmail, kızlar çok tatlı ve çok cana yakın, bizi seviyorlar artık bunu belli ediyorlar. Hastalanıp ağrı sızı çekmesinler, onlar mutlu olsun yeter diyor. Evet isoşçum aynen öyle. Kuzucuklarım sizi seviyoruz. Hemide çok.