30 Nisan 2005

Defne'nin de incileri yolda :)

bugün iki ilkimiz var, (9 ay bitti)

biiir defnenin üstten düşleri göründü..
ikiii bulamaç kahvaltı değilde her birinden ayrı ayrı tadarak yediler.

26 Nisan 2005

Çınar'ın incileri geliyor..

eveeeeeeeet bir ilkimiz, incimiz.. Çınar'ımın üstten iki dişi göründü.. yaklaşık 20 gündür hem Defne'nin hem Çınar'ın özellikle alt dişetleri çok belirgin kabarmıştı, biz alttan beklerken Çınar'ın üst dişler göründü, sevindik bayram yaptık, Çınar'da partisinde oynadı poposunu sallayarak Defne'de alkışlarıyla eşlik etti :)))

23 Nisan 2005

Bugün 23 Nisan, Neşe doluyor insan :)

Bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı. Bizde çocuklarımla bi nevi bayram kutladık.

Öğlende cici elbiselerini giydirdim, birde cici çoraplarını, koydum koltuklarına dooru carrefoura. Bizim şimdilik tek eğlence mekanımız orası, hem yakın hem kalabalık :) Çocukluğumuzun/çocuklarımızın şansına her 23 Nisan yağmurlu geçiyor, bugünde öyleydi ama bu bize engel olmadı. Gittik, dolaştık, uçan balon alıp koltuğumuzun sapına bağladık, balonun ipini yedik derken uyuya kaldık :) Bu öğlen uykusuydu eve vardığımızda uyanacaklar diye biraz da arabayla turlayıp zaman geçirdik, sonra eve geldik.

Evde bir müddet elbiselerini çıkarmadım. Oturduklarında, özellikle Defne çünkü diğeri dur durak bilmiyor, sindirella gibi etekleri açılınca, tutup eteklerinden yüzüne doğru yelpaze gibi savurmaya başladı, yavrum elbise giydiğini farkedermiş :)) Çınar'sa elbiseyle emeklemek zor olduğundan (etekleri dizinin altında kalıyor) yakasından tutup tutup çekiştirdi nasıl çıkar bu der gibi yüzünü asıp :) Evde uçan balonlarımızla oynadık, en çokta ben oynadım, onlar ipini kemirdiler :) Sonra elbise eziyet olmaya başlayınca değiştirdim üstlerini. Mamalarını yedirip yatırdım, şimdi mışıl mışıl uyuyorlar. Çınar'ı yatırmak eskisi gibi kolay değil artık, hıh diyip doğruluveriyor bende masal anlatıyorum kısık bi sesle masal bilmediğimden, gün içinde gelişen olayları özetliyorum, bir varmış bir yokmuş bugün bayrammış, Defne'yle Çınar'ı annesi giydirip markete gitmişler, az gitmişleeer uz gitmişleeer deretepe düz gitmişler :)) Defne neredeyse doğduğundan beri çıkardığı ııııh ııııı sesiyle uyuyor, gidip gidip kapıdan dinliyorum. Kuzularım sizi çok seviyorum.

17 Nisan 2005

Canım sıkkın..

Çok canım sıkkın. Anlamsız biraz ama öyle maalesef. Geçen perşembe günü Bandırma'ya gittik, bugün döndük. Gittiğimiz gün Bursa öyle güneşli öyle sıcaktıki, biz yola çıktıktan 20 dk. sonra kara bulutlar sardı etrafı, Karacabey'de en şiddetlisinden yağmur karşıladı bizi ama dünya hazırlık yapmışım yola çıkmışım dönmedim artık. İsmail'in Ankara'da işi vardı o gidecek diye annemi çağırmayalımda biz gidelim istedim. Nejla'yı da götürdüm, iyikide götürmüşüm yardımı çok oldu. Neyse Bandırma'ya vardık hava soğumuş tabi, seyahatlerimiz genelde uykuda geçtiğinden zor olmadı. Anneanne dede büyük sevinçle yollarda karşıladılar bizi, hemen yataklarını kurduk önlerine oyuncaklarını döktük vs. o gün öyle bitti. Geçtiğimiz üç gün içerisinde o kadar çok yeni yüz ve mekan gördülerki çocukların tüm düzeni altüst oldu. Babaanneme gittik, teyzeme, dayıma gittik, yine Bandırma'da halama gittik. Her defasında çocukları bahane edip erteliyordum ama artık bununda çocukları sadrazam çocuğu bir yere çıkarmıyor bize göstermiyor demelerinden çekindiğimden gidelim istedim, cumarteside hava güzel olunca fırsat bilip gittik. Yollarda yine uyudular ama herkes ikiz görme sevdasında benim bile tanımadığım kaç kişiyi gördü kuzularım ve de felekleri şaştı. Bu uzar gider daha fazla anlatıp daha da yorulmayacağım ama herşeye rağmen babaannemin dünya gözüyle kızlarımı tekrar görmesine bende sevindim, teyzemin dayımın görmeleri ilgilenmeleri benimde hoşuma gitti ama kızlarım aynı fikirde olmayabilir..

Bende Bandırma'ya gitmişken felekten iki gece çalayım dedim, ilk gece bolca alkolün üstüne eve geldikten sonra Çınar'ın sürpriz yapıp beni iki saat daha uyutmaması yetmiyormuş gibi ertesi gece yine çıktık, yarı uykulu ve yine bol alkolle o geceyide kapattıktan sonra bugün başlayan feci lodosunda etkisiyle hem sersemim hemde mutsuzum. Öğleden sonra eve geldiğimizden beri Çınar dur durak bilmedi, istediği neydi hala çözmüş değilim. Eğer kızımı huysuz yaptıysam düzenini kalıcı bir şekilde gerçekten bozduysam kendimi hiç affetmeyeceğim. Bu durum beni rahatsız ettiği kadar Çınar'ı da ediyor çünkü.

Neyse sonra devam ederim....

11 Nisan 2005

Hülya'nın kızı oldu..

Bugün menenjit aşımızın ikincisini olmaya doktora gittik. Gitmişken kontrolden de geçtik. Şükür sağlıklıyız, başka ne isterim ki. Çınar 9.970 gr. 72,5 cm., Defne 9.740 gr. 72 cm. olmuş. Baş ölçülerimiz 45,5 cm. Bal, süt, sakatat hariç herşeyi yiyebilirmişiz artık, özellikle balık dedi doktor mümkünse haftada iki kez :)

Bugün kuzenimin kızı oldu, İnegöl'de o. Sanki bende doğurdum bugün, kaç kez aradığımı hatırlamıyorum, hep eşiyle görüştüm sancılanmamıştı suni sancı verdiler bir hafta bekleyip, sabah 8 den öğleden sonra 16. ya kadar sancı çekmiş, zor oldu bu Vildan dedi, Tunahan (ilk çocuğu) gibi kolay değildi, kızım yaramaz çok dedi :) az evvel konuştum. Kurtuldu, sağlıkla sıhhatle büyüsün Zeynep Alara (ismi kesin değilmiş). Daha evvelde Tunahan'la konuşmuştum henüz 4 yaşında, ne getirdi kardeşin gelirken sana dedim, dondurma getirmiş ama yolda erimiş dedi :) olsun eve gelirlerken yine getirir dedim, biraz buruktu sesi.

10 Nisan 2005

Bugün Pazar..

Bugün Pazar.

Bugün öğlen vakti, çok yorgundum, İsmail ben kızlarla ilgilenirim sen uzan dedi, tamam deyip yattım. Aradan bir saat filan geçti (sonradan baktım saate) İsmail ağlayarak geldi, kumanda pillerinden biri yok "arıyorum arıyorum YOK!" dedi. Ben şok, uyku sersemliği ile fırladım deli gibi kumanda pili arıyorum bi yandanda Defne'nin boğazına bakıyorum (nasıl anlayacaksam) diğer yandan da var gücümle İsmail'e bağırıyorum, sana çocuk emanet edilir mi, kumandanın çocuğun elinde işi ne vs vs. bir-iki dakika filan şok yaşadık, o kadar kısa süre içerisinde bütün evi kaldırdım, halı koltuk minderleri vs vs, bir yandanda düşünüyorum kalın kalem pillerden onu ben yutamam çocuk nasıl yutacak diye.. bu arada da Defne ağzından gaz çıkarıyor hiç kusmayan çocuk bi parçada kustu, tamam dedim şimdi yandık, İsmail şaşkın ağlıyor naparız, nasıl çıkar o pil diye, ben şaşkın donup kalmışım, derken İsmail pili buldu, sanki bir kilo altın buldu uçuyoruz havalarda. Yaa ne geldi başımıza. Hiç tutmam kumanda, telefon filan ortalıkta İsmail dalgın adam, e kızlar ayaklandı nerede ne var gidip bulup çıkarıyorlar en az 10 gözü olmalı insanın onları takip edebilmek için.

Hava çok güzeldi bugün, kaloriferi yakmadık mesela bugün, bu saat oldu halada yanmıyor gece biraz açarım herhalde. Çok mutluyum. Kızlara saat 16.00 meyvelerini yedirdikten sonra biraz oynayıp saat 17 gibi dağ yoluna çıktık. Bu kızlar dışarı çıktıklarında bize bile yabancı gibi bakıyorlar. Gittiğimiz yer bahçeli bir yerdi, mis gibi dağ havası, ağaçlar çiçek açmış, güneş ısıtıyor. İnsanlar çay içip sohbet ediyorlar. Bizde bir masaya oturduk, çay içtik, yan bahçede atlar vardı İsmail kızları alıp teker teker atları seyrettirdi, bize bile yabancı duran kızlarımın neşesi bir yerine geldiki çok keyiflendiler yani. Eve döndüğümüzde saat 19.00 u geçiyordu e buda mama saatinin geçmesi demek, hemen mama hazırladım, altlarını aldım, uyutma kısmına geldiğimizde fazla oksijenden midir uyumadılar epey bir süre en sonunda sızdılar ama ..

Havaların ısınmasına o kadar çok seviniyorumki, bugün yaptığımız bu geziyi sık sık tekrarlama fikri bile beni heyecanlandırıyor. Çok mutluyum çok.

Bugün bir ilkimizi daha keşfettim unutmuşum yazmayı :)

İsmail kızların karşısına geçip kollarını iki yana açıyor ve hobidi hobidi hobidi hoooow hoow (ben buna ayı yogi dansı diyorum) diyor, Çınar oturuyorsa oturduğu yerden, koltuk kenarındaysa yine hiç bozmadan o minicik poposunu ileri geri oynatıp dans ediyor. Sık sık denedik başka zaman yapmıyor o müthiş şarkıyı duyunca yapıyor :))).. Defne'mde boş durmuyor O konuşmaya pek meraklı zaten hep bişiler anlatıyor, "hoo hoo" diye eşlik ediyor. Yani biri söylüyor biri oynuyor bu kızlar aç kalmaz ..

07 Nisan 2005

Şöyle bir geriye dönüp bakınca..

Doğdukları günü hatırlıyorum ve o geceyi. Hastanedeydik, mamamı verilmeli mememi, süt yeter mi, emmeyi bilmiyorlar gerçi Defne biliyordu Çınar'da hemen öğrenmişti ama insan o ana kadar ne okuyup, ne öğrendiyse herşeyi unutuveriyor. Hastanedeki ilk gece, yani kızların dünyadaki ilk geceleri pek ağlamaklı geçmişti. İçimden "tanrım hayat artık böyle mi devam edecek diye" sık sık geçirmiştim.

İnsan herşeye gerçekten alışıyor. Ben gördüğüm hamilelere, taze annelere bir tek şunu öğütlüyorum "rahat olun, en kötüsünü düşünün iyisi olunca sürpriz olsun sizi sevindirsin"..

Minicik iki bebek eve getirdik, ya uyuyorlar ya emiyorlar, 2. şıkkı daha fazla yapıyorlar. Sürekli emmek istedikleri için evde, misafirliğe gelenler filan herkes diyorki "sütün yetmiyor senin" ama nasıl kararlıyım 6 ay sadece anne sütü vermeye çok şartlandırmışım kendimi. Çok moralimi bozdu bu dış sesler, gerçekten sütüm azaldı, şimdi yine her hamileye ve taze anneye "kimseyi dinlemeyin, emzirin!" diyorum.

Yazıyorumya, sanki yıllar yıllar önceydi, halbuki kızlarım doğalı sadece 8 ay oldu :)

beni şaşırtan olaylar;
- daha iyi görüyorlar, parmağımı takip edebiliyorlar..
- artık bizi seçebiliyorlar..
- Defne uyuyakaldığında ağzı açık yatıyorsa en az yarım saat uyur (gidip bişiler yiyeyim)..
- 44 günlükken agu yapıp gülümsedi her ikiside.. - kucağıma aldığımda omzumu tutuyorlar..
- uzattığım birşeye almak için uzanıyorlar..
- 4 aylıkken dönmeye başladılar..
- şapır şuğur meyve püresi yiyorlar, nasıl mutluyum..
- 6 ay ilk kaşık mamalarına başladık, yüzlerini buruştura buruştura yiyorlar..
- emekleme çalışmaları..
- bizi görünce sevinip çığlıklar atmalar..
- birbirlerini farkediyorlar artık. gülümsüyorlar.. bu kızlar aynaya bakıncada gülüyorlar :)
- bir yerlere tutunup ayağa kalkmaya başladılar, bu sebeple üstteki yataklarını aşağı indirdik.
- artık koltuk kenarlarında sıralıyorlar..
- son bir haftadır derinin altında iki diş var ama daha kendini göstermedi :)

yaa sekiz ay geçti gitti, öyle çabuk büyüyorlarki, her an yanlarında olmama rağmen çoğu şeyi kaçırıyormuşum gibi geliyor. Yavaş büyüyün ya.

Annem hep kimseye söyleme nazar değer diyor ama bu kızların günlüğü buraya yazmalıyım. Üç ay bittiğinden beri her gece deliksiz uyuyorlar, şimdi dişler çıkmak üzere, ateş ve uykusuz geceler bekliyorum umarım bu dönemide sorunsuz geçeriz.

Bu arada ben yaşlandım :( Göz kenarlarımda çizgiler oluşmaya başladı. Geçen gün bikaç krem aldım, bu çizgileri yok etmiyormuş ama yenilerinin çıkmasını engelliyormuş. Bakalım ne olacak. Saçlarım çok dökülüyor, yerine yenileri çıkıyor, bu yüzden kısa kısa favorilerim oldu mirkelam gibi :)

Kızların gözlerinin rengi hala belirsiz. Bugün Nejla bi tespitte bulundu, ıspanak yeşiliymiş kızların gözleri, pişmiş mi çiğ mi dedim, pişmiş dedi. Süper tespitleri var bu kızın. Birde Nejla günden güne eriyor, poposunun üstüne oturamıyor ne yazıkki, Defne ve Çınar'ı sağdan soldan toplamaktan akşam eve bitmiş bi vaziyette dönüyor. Nejla'dan konu açılmışken, yaz saati uygulaması başladığından beri akşam 7 de gidiyor, sabah 8.30 da geliyor, e haliyle daha yoruluyor ama şimdilik şikayet etmiyor, bakalım ne kadar sürecek :)