25 Ocak 2006

Selam Günlük!

Selam günlük.

Biz artık çekirdek aileyiz günlük. Bunun yeni mi farkına vardın diye sorma, e tamam hadi sor 'evet yeni vardım'..

Bayramdan evvel kuzenimin kızı olacak o Ebru gitti (kaçtı demedim) döneceği meçhuldü ama dönebilirdi, ihtimaldi en azından ama dönmeyecekmiş büyük ihtimalle, keyfi bilir napalım günlük. Ben Ebru'ya güvenip mi çocuk doğurdum 'hayır!', kime güvenip doğurdum önce kendime sonra kocişe.. Hala da güveniyorum bak ıvır zıvır soru bankası kılıklı günlük.

Bu nedenle neyi farkettim biliyo musun? bilemezsin ben yazmadan nereden bileceksin, evde dört kişi olunca, yani harbiden bizbize kalınca hayat daha kolaymış. Yorgunluk aynı ne bir eksik ne bir fazla ama stres sıfıra indi be günlük. Bak her işte bir hayır varmış, evde yabancı birilerinin olmaması çoook güzelmiş.

Ulan günlük, kar yağdı burda.. Tipi şeklinde yağdı hemde, balkonlarımın hepsi kar doldu ve günlük bu sebeple sigara içme özgürlüğüm elimden alındı. Üç tane ceket giyip, kaymayayım diye türlü akrobatik hareketler yapıp, amele oturuşuyla balkonun bir köşesine sinip sigara içer oldum. Olsun be, bu günlerde geçecek, elbet bahar gelecek, ağaçlar çiçek açıp kuşlar ötecek. Çok bilmişlik yapma günlük kuşların hepsini de itlaf edemezlerya!...

Defne'yle Çınar iyi, büyüyorlar işte. Her gün türlü bilgiçlikleriyle beni şaşkın ördek yavrusuna çevirmeyi pekala beceriyorlar.

Tipi yağdı dedim ya, hafif rüzgarda var burda, elektrik gidecekmiş gibi bi his doğuverdi içime. Bitireyim ben bugünü günlük, aklıma geldiğinde nasılsa yine yazarım..

11 Ocak 2006

Bir günlük rutin..

Eveet bugün itibariyle 17 ay + 10 günlükler neredeyse 1,5 yaşındalar. Her geçen gün büyüyorlar, her geçen gün bizi şaşırtmaya devam ediyorlar.

Bir günlük rutinimizse şöyle..

Sabah kalktıktan sonra baba tarafından ikram edilen sütler içiliyor ve anne uyandırılmak üzere yatak odasına geliniyor. Kah öpücüklerle (yalamalarla) kah komodinin üzerinde bulunan sert bir cismin kafaya patada patada vurulmasıyla anne uyandırılıyor ve yine anne tarafından her ikiside günaydın öpücüklerine boğuluyor. Sonra mutfağa geçiliyor, aa o da ne baba çay demlemiş anneye, anne babayıda unutmuyor teşekkür ediyor ve kahvaltı sofrası hazırlanıyor. Minik lokmalara önce reçel sürülüyor ve reçelli tarafı tabağa yapışacak şekilde ekmekler sıralanıyor.. Masa ve sandalyeler mutfağa getiriliyor kızlar oturtturuluyor, tabakları önlerine koyuluyor, yanlarına çatal ve peçete konuyor ve çok büyük özenle her bir lokma çatala batırılıp ağza götürülüyor. Yolda düşmeyip ağza kadar vardıysa kendilerince bir ödüllendirme şekli olan kahkahalar atılıyor. Anne de bu arada hıphızlı bir şekilde kahvaltısını ediyor gazeteye şöööyle bir bakıp, ikinci lokmalara nutella sürüyor ve peynir dilimliyor, tabaklara tepesitaklak tekrar yerleştirdikten sonra çayını doldurup dooğru balkona sabah keyfi yapmaya, orada da az evvel gazetede göz gezdirdiği başlıklardan ilgisini çeken birşey varsa onun detayını okuyor. Kahvaltı faslı tabakta son kalan ekmek kırıntılarının özenle mutfağın en dip köşelerine kadar dağılmasını sağlayıp, eller yüz yıkanıp, salona oyun oynamaya postalanmakla son buluyor. Aslında son bulmuyor annenin daha işi var, harpten çıkmış mutfağı eski haline getirmek..

Saatin hangi ara 12 olduğunu ne anne anlıyor ne de kızları, bu sefer öğlen telaşı başlıyor, yoo bu sefer masa sandalye faslımız yok, fışfış kayıkçılar, kuvakvak kurbağalar eşliğinde öğlen yemeği salonda yeniyor ve doooğru yataklara.. Anne bunu fırsat bilip hemen kahvesini yapıyor ve balkonda yeni bir keyife yelken açıyor. Annenin şansı varsa o gün 2-3 saat uyumuşlarsa öğlen hem internete bakabiliyor, hemde biraz uyuyabiliyor. Vee o da ne kızların odasından kikirdemeler ve "au guo mau şompi çampi" şeklinde sesler geliyor, demekki kızlar uykularını güzel alıp uyanmışlar biraz yatak keyfi yapmalarına izin verilip üst baş değiştiriliyor, salondayız. İşte meyve vakti, bunuda yemenin çeşitleri var. Minik tabaklara muz doğranır, mandalina dilimlenir çatal eşliğinde yenebilir ya da annenin elinden direkt olarak muz gele gide ısırılıp bitirilebilinir. 1 saat sonraki yoğurt faslına kadar oyunlar oynanmaya başlanır. Şarkılar söylenir. Bu arada son 10 gündür bbcprime da saat 16.00 da başlayan balamory i keyifle izlemeye başladılar. tv nin onlar için olmadığını o minik belleklerine sanırım yerleştirdiklerinden ilk günler bakmadılar bile. Zaten program 10 dk. sürüyor ve çoğu şarkıyla geçiyor, her şarkıda kafalar sallanıyor minik popolar ileri geri oynatılıyor ve tv bitti çat kapanıyor, aynı anda onlarda koltuktan fırlıyor. İkinci oyuncak kutusu geliyor onlarla oynanıyor.. Bu arada günün her saati akıllarına estikçe kitap okunuyor. Ih ıh diye sürekli kitap ellerinde peşimde olmalarından hep tatlı bir kıvanç duyuyorum (o sırada wc kapısında olsamda).. Tv dolabının bir gözü onların kitaplarının yeri oldu, gönüllerince seçip okutuyorlar/okuyorlar :) Son iki gündür bir oyun geliştirdik; vahşi hayvanlar dünyası kitabımızı kapatıyoruz, haydi "Defne'ciğim/Çınar'cığım bana maymunu bul" dediğimde büyük bir ciddiyetle sayfalar açılıyor, hiç bir sayfanın atlanmamasına özen gösterilerek maymun bulunuyor. Öbür soru geliyor; "maymun nasıl yapar?" alkış başlıyor, maymun alkış yaparmış.. Lama bulunduğunda, tükürüklerle yıkanıyorum, balık bulunduğunda minik eller kırmızı balık şarkısındaki gibi kıvrılmaya başlıyor, köpek bulunduğunda huv huuv sesleri vs.. ben bu kızlara tapıyorummm.. Çınar'ın bunların haricinde en sevdiği top. Dop döp diye geziniyor, eşleştirme kitabında iki topuda denk getirdiğinde :)

Bu arada yoğurt yendi bitti, oo akşam olmuş, annenin akşam yemeğini hazırlaması gerekiyor, bu sırada kızlarıda ona eşlik etmek üzere mutfağa geliyorlar.. Tencere, tava, cezve o sırada dolabın kapağı açıldığında göze ne çarptıysa hepsi halının üzerine yığılıyor sonra kendileri oturuyorlar (çünkü anne halının dışında oturmalarına izin vermiyor).. Kah iç içe geçen tencereler tıpkı kova oyuncaklarında olduğu gibi geçiriliyor ya da ters çevrilip üzerine tam tam daha çok çaat çut sesleriyle anneye müzik ziyafeti çekiliyor.. Anne bi müddet sonra ciyaklamaya başlıyor ve kovalambaç oyunu başlıyor, kapı arkalarına ya da masanın arkasına saklanılıyor anne bulamıyor, aa Defne'm nerede aa Çınar'ım neredeymiş eşliğinde anne mutfaktaki işlerini arada derede bitiriyor, yemekler yediriliyor, banyo faslı başlıyor, bol öpücüklü iyi geceler seramonisinden sonra anne bir OHH! çekiyor.. Bu OHH!un çok anlamı var onun için, sağlıkla, keyifle geçen bir gün, büyüdükleri hissedilen bir gün, çocuklarıyla beraber hayatı daha da seven bir annenin yorgunluğunun OHH!u oluyor bu.. ve şimdilik bu kadar

(sırtım ağrıdı ama bu yazıyı bitirdim ya OHH! )

09 Ocak 2006

İyi Bayramlar

İyi Bayramlar Herkese..