23 Aralık 2007

bir haftadır hastayım belki de on gündür. boğazım da bir düğüm, yattığımda başlayan kuru öksürük. bir de dün gece sigara içenlerin sonunu hazin bir şekilde anlatan kısa film izledim ve ilk kez sigarayı bıraksam mı diye düşünmeye başladım. kendim konusunda pek evhamlı değilimdir ama gırtlak kanseri düşüncesi beni ciddi ciddi korkutuyor bir de bir arkadaşımın babasının gırtlak kanseri olduğunu öğrendim, bebelerim daha çok küçük erkenden gidemem bu dünyadan. bu kadar arabesk edebiyatından sonra gelelim ev hallerine.

kızların bitmek bilmez ilgi bekleyişleri, büyüdükçe kendi aralarında daha güzel oynarlar diye beklememin aksine daha fazla yükleniyorlar bana. bir de anormal mızmız oldular. bazen elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyorum. bize genelde yabancı olan kıskançlık ve itme-kakma olayları başgörterdi bir de. ittirmeyi filan okuldan öğreniyorlar, bir de defne çok kızmışsa ittirdikten sonra 'pislikkk' diyor kısık ama vurgulayan bir ses tonuyla.

yine defne parmak emme işini azıttı son zamanlarda. genizetini aldırmadık daha, bademcikleri parmağını emdiği için sürekli enfeksiyon kaptığından genelde şiş, nefes alması, gece uyuması filan hiç rahat değil. çınar'a oranla daha az hasta oluyor ama bu ameliyat işini ertelemesek iyi olacak galiba, bir de ameliyatı milad kabul edip parmak emme meselesini de halletmek gerekecek, ama nasıl? bilmiyorum!

okul iyi gidiyor. çok sevdikleri bir öğretmenleri var ve çok şikayetçi oldukları bir de arkadaşları, ibrahim :) ibrahim üzerine küçük ambiyanslar yaratarak okulda olup bitenleri onların ağzından öğreniyorum. her ayın ilk haftasonu veli toplantısı oluyor. öğretmenleriyle konuşuyorum, bensizken bulundukları mekanlarda geziniyorum :P okula hepimiz alışmışız, bayram süresince dört gün evdeydiler ve artık yetemediğimi anladım. anne şunu yapalım, anne hadi yemek yapalım, anne faaliyet yapalım, anne şunu oku, bunu anlat, sen değil babam gelsin, hayır sen değil annem gelsin, neden bunu giydiriyorsun, neden ama nedeennn, sebepsiz ağlamalar, kısmen tutturmalar...

ben fena halde örgüye takmış vazieytteyim. marifetteyzeye koyduğum çınar'ın üzerindeki kabandan bir arkadaşımın kızına da ördüm. dün akşam nette örgü modelleri ararken bunu buldum. çınar tam bir kaplumbağa fanatiği, baby tvde special house çıktığında mutlaka haşmet'i elinde olmalı (kaplumbağalrı ilk olarak haşmet diye tanıdı sonra koplombaa demeye başladı), okuldaki kaplumbağalara yiyecek götürmek, her aklına estikçe eve bir kaplumbaa almayı önermek filan filan.. herneyse bu sebeple bu haşmeti örsem diye düşündüm, tığ ile hiç iş bitirmişliğim yoktur ama öyle detaylı anlatmışki denedim ben de. dün geceden bu saate kadar onu örmekle meşgulum, ancak bitmiyor çünkü çok kastım herhalde ellerimi, parmaklarım acımaya başladı..

çınar'ın kaplumbağa takıntısının yanında bir de minik tavşan ve havuçtan oluşan, büyüklüğü tırnağı geçmeyen oyuncağı var. onu öyle iyi koruyoruz ki kaybolduğunda başımıza neler geleneceğini defne de farkettiğinden gördüğü yerde o da alıp bir yere kaldırıyor :)

9 yorum:

muko dedi ki...

merhaba..
ÇOk geçmiş olsunnn..
Ne kadar büyümüşler maşallah yaaaaa birde okula başlamışlarr çok güzell..

vildan dedi ki...

merhaba mukocum ;)
büyüdüler ya :)
öperim kuzularını.

Ebru Oğuş dedi ki...

vildancım ne zmaandır uğramamıştım, sanırım uzun süre güncellemediğin için ümidi kesmiştim senden:-) ama bugün girince bayıldım yaptıklarınıza, hem sana geçmiş olsun, hem kızlara öpücükler, hem de bi daha ara verme bu kadar - sen benim bloğumun ilham kaynağısın biliyorsun:-)))

Cocukla Cocuk dedi ki...

Vildan hn,
kaplumbağamızı beğenmenize çok sevindik, gelen link sayesinde sitenize ulaştık, ne güzel.
bizimkilerinde öyle minik hayvancıkları var,asla kaybolmamaları gereken, kutularda biriktiriyoruz hepsini.

vildan dedi ki...

merhaba ebrucum :) inan ben de bu kadar ara vermek istemiyorum ama bazen bende haftanın hergünü salı oluyor ve sallanıyor :P hep erteliyorum, sonra da sihri bozuluyor amaan diyorum :) daha sık güncellemeye çalışacağım ;) sizin blogunuzun da yeni halinigördüm, pek beğendim, üstelik url de değişmiş, çok şık olmuş :) okullu kuzucuklarını öperim ben de.

merhaba çocuklaçocuk'un hazırlayıcısı (birtürlü hitap şekli bulamadım:) ) öncelikle yaptığınız iş süper. ben geç keşfettim sizi, henüz tüm yaptıklarınıza bakamadım ama benim çok işime yarayacağına eminim. kaplumbağaya gelince, hala bitiremedim :( bugün 4. gün bir tek tabanı kaldı, ona da bu akşam başladım ama taban için seçtiğim renk çok koyu olduğundan gözlerim şaşı görmeye başladı belli bir yerden sonra ben de yarına bıraktım, umarım yarın biter. çınar şimdiden çok sevdi haşmeti, sabah babasına 'annemin haşmete ördüğü kazak nerde?' diye sormuş, babası anlamayınca da hani annem ördü ya demiş. üstkısmından bahsediyor, kendi oyuncak kaplumbağasının boyutlarıyla aynı onu üstüne koyup oynuyordu sanırım onu kazak sandı :)) bir de üşür haşmet, hava felllaaketsoğuk diyormuş :) biter bitmez ekleyeceğim fotosunu.
selamlar..

ülkü dedi ki...

vildancim nihayet ikizlerden haber alabildik :)) masallah cok aktifsiniz, görüsmeyeli sadece blog güncelleme de tembellik yapmissin :)öpüyorum seni ve kizlari..

vildan dedi ki...

ülkücüm teşekkürler, ben de uğurböcüğümü öperim.

Adsız dedi ki...

sevgili vildan,

ben "isimsiz ikiz annesi" tuba. öncelikle gecmis olsun. uzun zamandir bakmamistim, bugun bir bakayim diyince moralim bozuldu:)) ben niye hicbirseye yetisemiyorum diye... bazen gelen maillere bile bakmaya firsatim olmuyor. ben mi tembelim onu da bilmiyorum???
bloglarına bakarken inan kendimden utandım. bazı insanlar marifetli oluyorlar galiba, bazilari da benim gibi biraz tembel sanirim:)
kizlarinla yaptigin aktivitelere ve kizlarina ordugun seylere bayildim. bende insallah kizlarimla boyle aktiviteler yapabilirm. benimkiler 13 ayliklar. seninkiler ne kadarlar? mail adresime yazarsan senden gerçekten bazı taktikler almak isterim.

sevgiler
tuba
tubatuncunal@hotmail.com

vildan dedi ki...

merhaba tuba :)
bence hiç panikleme, ikizlerin en zor dönemi 11 ile 15 ay arası sanırım. en azından benimkilerde öyleydi. yeni yeni yürümeye başlamalar, yürüyemediği için kızıp, anne ya da baba kimin elini bulursa tutup çekiştirip kendini gezdirmeler, ikibüklüm olan anne-babanın sırt ağrıları, bel ağrıları.. o arada gelmeye çalışan azı dişler, dişler gelirken başgösteren burun akıntısı, aksırık tıksırık ve hatta ishal ve ateş.. tüm bu sıkıntılarla boğuşurken o küçük bedenlerin uykularının sapması, iştahlarının kesilmesi ciyaaak o günler geldi aklıma :) tam da o dönemlerde bakıcım yoktu, en zor dönemlerini tek başıma atlattım sayılır ama gerçekten zordu. sanıyorum sen 2-3 ay sonra biraz daha rahatlayacaksın, en azından yazın gezmeleriniz daha keyifli olacak. ama bu ikizlerin 2,5 yaşından sonraki halleri yeme de yanında yat oluyor :)) o yüzden kendine hiç kızma, biraz daha sabır ve gayret, güzel ve eğlenceli günler sizi bekliyor.

benim kızlarım 3,5 yaşındalar. 6 aydır anaokuluna gidiyorlar, yarım gün olarak. hepimiz halimizden memnunuz.

tek mi bakıyorsun bebeklerine? buraya yazdım ama bunu mail adresine de yollayayım. bu arada msn e ekledim seni ama sanırım sende msn yok ya da görmedin.

kolay gelsin :)